Akşam olmakta gülüm
Kendi yağında kızaran bir Güneş ufukta
Martılar suya indiriyor ayaklarını
Yorgun kanatları kapanmakta
Yaş geçiyor
Dokunamadık bir kentin alacakaranlığına
Kimseler bilemedi hepimiz kördük
Kendimizi hiç bitmeyecekmiş gibi gelen
Sevda türkülerine verdik
Bilemedik bir ömrün aceleci yorgunlugunu
O topal kızı hiç birimiz sevmedi
pıhtılaşmış kandan bir anıt yükseliyor gözlerimde
gece artık bütün günü içeriyor
ve ben umutsuzluk hakkımı tutmak için elimde
bir sürü saçmalık yapıyorum kendimce
bay garson kusuruma bakmayın
demek ki saat sıfır iki
uyku tutmaz
her sabah erkenden
Sincan istasyonuna giderim
tren mirende beklemem hani
etrafı seyrederim
Sincan istasyonunda bahar
ne güzel uyuyorsun bebeğim
gonca dudakların minik ellerin
altın sarısı saçlar pürüzsüz tenin
kimbilir neler görürsün düşünde
baba diyen dilini
yerim senin
bilirim artık buralarda olmadığını
yinede çıkacakmış gibi gelirsin köşe başlarından
apansız içim palazlanır
bazen birisi arkadan
tıpkı seni andırır
eski alışkanlıkla peşinden sürüklenirim
yüzüme öyle dönüp bakma
ipsizin biriyim işte
yalnızlık sokağından geçtiğimden beri
güvercinler yemliyorum son günlerde
dün boyunbağımı astım babamın aynasına
ve üstüne yapıştırdım onbeş yıl önceki resmimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!