Hilkat yılı,
7503...
'Eski bir evde olmak, orda, Eyüpsultan'da; '
çekilir inzivaya
Hilkat yılı
4835...
'Bu şehr-i Stanbul ki'
masal kentidir.
O gün örenlerde
topladığın yaban çiçekleri,
kurudular.
bir eski bakır tas içinde...
her gece bir mavi,
gece dedin,
gece dedim.
düş mü gülkurusu
yastıkta
dağınık sarı saçları
'Köksüz hissediyorum kendimi..'
Dokundun mu yalnızlığa?
uçurum...
çalmaz telefon
beklersin...
Arabesk şarkı:
'Bir intihar gibi
puşt olmuş sevdalar! '
yalan mı?
o
Hilkat yılı,
6946...
akıp gitmiştir yıllar...
genç hükümdar, Eğrikapı önünde;
Göz yaşlarımı bıraktım sahile
kurudular tuz yerine bu gece
ayrılığın sızısı ta içimde
ağlıyor yakamoz sensiz bu gece
döküyor şarabını ay ışığı
hüznün suretine yine bu gece
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!