Feride Özmat Şiirleri - Şair Feride Özmat

Feride Özmat

___________“emanet şiirlere tutundum karabasanımda” (Gökay Tufan)


sabırsızlık sırat'ın kör sahanlığı
tutkulu ve ıslak / rahim içi kadar

Devamını Oku
Feride Özmat

sesin ah!
uzaklardan geçen bir gemi artık
dalgaları gözlerimin çeperine ulaşmayan
ayazlarımı yakmayan
yorgun akıntılarda kayıp

Devamını Oku
Feride Özmat

soyunuyorsun her akşam
dışında ılık ve masum ıhlamur kokusu
içinde hırsla parlayan kızgınlık

iki arada sarsılıyor toprak

Devamını Oku
Feride Özmat

ilkyazdı
sıyrılıp çıktın masaldan
hep akşamlara saklanırdı yoksulluğum

hani ''düşsüz yaşanmaz'' derdin ya
yaşadım

Devamını Oku
Feride Özmat

İçimdeki 'gözetleniyormuşum' hissini bir türlü engelleyemiyordum.

Oysaki evde yalnızdım. Dışarıya bakıyordum; ortalıkta tek bir canlı bile yoktu. Kışın doğalgaz çalışmaları için kazılıp daha hala asfaltlanmamış sokakta, rüzgârla uçuşan toprağın dışında bir şey görünmüyordu. Karşı panjurlar, kışın yorgunluğunu üzerlerinden atamamış gibi toz içindeydi. Yol kenarlarını ve bahçelerin dört bir köşesini yabanî otlar, dikenler bürümüştü. Yazlıkçılar hala gelmemişti ya, Ada kimsesizdi ve bu görüntüsüyle bana, eski kovboy filmlerindeki terk edilmiş kasabaları hatırlatıyordu.

Yine de Ada’nın bu halini seviyordum. İnsan böyle ortamlarda kendisiyle baş başa kalabiliyor, sessizliğin ve tek başınalığın tadına doyasıya varabiliyordu. Hem herkesin dönem dönem yalnız kalmaya ihtiyacı olduğu bir gerçek değil miydi? Kişinin kendi içine dönmesi; bazen yarınla ilgili planlar yapması, bazen de geçmişini ya da bugününü sorgulaması için buradan daha uygun bir yer olamazdı.

Devamını Oku
Feride Özmat

“Van Gogh sarısı kokuyor yaz / yağmura yanıyor alnım” demiştim geçtiğimiz yıllarda yazdığım bir şiirde. Güneş Ada’yı, Adalıları, çamları, yolları acımasızca kavuruyordu çünkü. Serin hava, ancak hayallerde yaşanabilirmiş gibi geliyordu insana.

Bu yaz gene yağmuru ve rüzgârı bekliyordum. Yalnız ben mi? Tüm Ada bekliyordu. Hem de dört gözle! Kurak havayla bunalan ve birkaç damla suya hasret kalan bitkilerin, ağaçların, parkların sulanmaya; sokakların yıkanmaya nasıl ihtiyacı vardı! Ve insanların, serin ada meltemiyle tazelenip aylardır üzerlerine çöken bezginlikten ve yorgunluktan kurtulmaya...

Kavurucu bir Ağustos sabahında, lise arkadaşımız Çağatay’la salonda karşılıklı oturmuş yaşamlarımızdan, yaptıklarımızdan, yapamadıklarımızdan, hayallerimizden bahsederken ve tabii sıcaklardan şikâyet ederken, Mustafa üst kattaki çalışma odasından seslenmişti.

Devamını Oku
Feride Özmat

geceyi tek başına yırtıp sabaha yürüyorsun

şafağı yabancı yüzlere terk eden
kokusunda yosun gizli kıyılar boyu
yokluğun

Devamını Oku
Feride Özmat

Sıcaktı. Güneş damlardan binalara, ağaçlardan asfalta kadar her yanı kavururken, ağır ağır yokuş yukarı çıkıyordu. Bacakları artık onu taşımıyor, her adım atışında daha çok zorlanıyordu. Sabahın erken saatlerinden beri koşuyordu. Dün, evvelki gün, daha önceki günler ve haftalar olduğu gibi... Bu havalardan nefret ediyordu. Sıcak onun yaşama şevkini kırıyor, yorgun düşürüyor, enerjisini bitirip tüketiyordu.

“Ah şu yaz bir bitse! Hava bir serinlese! ”

Şimşek’ti adı. Doğma büyüme adalıydı; tıpkı anası, babası, büyükbabası ve büyük büyükbabası gibi... Yarış atı olup podyumlarda koşacak kadar asil bir kana sahip olmasa bile alnından burnuna inen akıtma, sol ön ayağındaki seki, kabarık ensesi, koyu sarı renkteki yelesi ve kuyruğu onu diğer atlardan ayırırdı.

Devamını Oku
Feride Özmat

.
______________________________Prenses’ime…




Devamını Oku
Feride Özmat

.

_________________________Prenses'ime...



Devamını Oku