Bir adım daha atıyorum senin uğruna
Bir saat daha bir gün daha kalıyorum burada
Her adımda kalbime saplanan cam kırıkları
Yaralı, yaşlı çocuk yürek
Arkamda anlık dünün özlemi ve anıları
Önümde sisli, yağmurlu yarın, yürüyorum
Bir de sen tüm zamanlarımda, derin
Her adımda sen her duamda sen
Yürü, uzun ince yollarını hayatın
Pusuda karanlık şeytanın yüzü
Bekler avını, gözleri kanlı nefret
Aşı insan etidir şehveti kudret
Bitirir insanı yoksa pusulası, bu acımasız gaflet
Hatırla İbrahim’i, dua için sıkışınca kalbin
Sana bir şiir daha yazıyorum,
Bir damla göz yaşı daha
Yorgun yüreğimden koparırcasına
Sesimin ulaşamayacağı yere ulaşır umuduyla
Bil ki demir pencereli zindandayım kendi yaptığım
Sevmek seni bin bir güzel sözle
Ve hayatı anlık pembe mutlulukla
Bir sonraki durağa kadar umut ve özlem
Başka ne verebilir ki bir rüya
Anlamak derim baş koyduğum doğru yola
Bir ben bilirim ne kadar vazgeçilmezsin
Ne kadar şefkatlisin gönlünde yer verdiğine
Kimse bilmesin bir ben bileyim
Gözlerinin ruhlara hükmettiğini
Var ya o saf mağrur duruşun
Ağlamaz döker gözyaşlarını içine, sabır
O sabır ki ne insanlar yetiştirir kâmil
Bir bu değil dünyalar doyurur, yüreği cömert, bereketli
Anadolu kadını yaşar ömrü kederli, bulunmaz eşi
İsyan etmez yokluğa, Aşı ekmek,
Sırtımı dönerken senli kalabalığın çaresizliğine
Gizledim gözyaşlarımı rüzgârdan
Yine de aldı götürdü bir yanımı geriye doğru
Ne önüme bakabildim umutla ne de geriye
Yalnızlığı kimseye anlatamadım
Yürüyorum avuçlarımda gözyaşı
Yüreğimde insanlığın acısı
Son yalanın, son gerçeğin tortuları
Sevgimin, hayatımın tortuları
Şimdi, yere düşmüş sonbahar yaprağıyım
Tozlu topraklarımın derdi dağları ve göğü aştı
Neye güleyim, umudum yoksa yarına
Nereye yürüyeyim kanlı çamurda, kimi seveyim
Ben ve sen iki gardaş ve de can yoldaş
Bu toprağın ölü doğmuş çocukları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!