Aşk bir okyanustur, sevgi bir deniz.
Kim bilir kaç kişinin kayığı battı bu denizlerde?
Okurken bu dizeleri,
Benim de beyaz yelkenli kayığımın
Battı dediğinizi duyar gibiyim.
Sahilde durup beklemek varken,
İçine dalıp çıkamayan çok fazla.
Ya birde okyanusa dalanlara ne demeli.
Sır gibidir bu aşk,
Mıknatıs gibi,
O denizde bizi çeken, içine alan bir sır var bunda.
Aşkta işte böyle bir denizdir.
Bazen aşk güneş, aşkı çeken yıldızdır.
Ya da;
“Ben gökte yıldız, sen güneşimsin
Ben aşk isteyen bir seven
Sen vermeyen vefasızsın
Hayırsızsın, insafsızsın sevgilim”
Deyip,
İnsan Sevince filmindeki bitiş sahnesini hatırlamayanınız yoktur.
*
İlk çocukluk yıllarından gençliğe,
Gençlikten olgunluğa kadar uzanan bir çizgide,
Tam yarım asırlık olmuşken,
Bir ömür boyu insanın peşini bırakmaz sevgiler ve aşklar.
Dalgalarının Gölcüğümüzün Kavaklı sahiline
Vurduğu kıyıları dövdüğü gibi,
Gönül denizimizin duygu dalgaları,
İçimizdeki sahilleri zorlar, döver adeta,
Bir taraftan martılar uçuşurken,
Bir taraftan ben geldim Ey Davut!
Sevgiline götüreyim seni der gibi
Vapurun sesi de yok mu.
Dolaşırdık sahilde avare avare,
İçimizdeki duygularımızı,
Anlatamazdık sevdamızı
Leylamıza Mecnun gibi.
Varsa sigara bir tüttürdük mü,
Sanki derdimize derman olur gibiydi.
“Bazen şehirlerde bazen köylerde,
Bir yırtık resminle aramaya alıştım,”……
Bazen vadilerde bazen çöllerde
İsmini haykırıp ağlamaya alıştım”
Diyerek dalgalara haykırırdık.
*
İşte gençlik yıllarımızda,
Gölcük sahillerinde bazen bir vefasıza
Bazen bir karşılıksız sevgiye yakalanıverirsiniz.
Bazen söz dinletemeyiz kalbimize.
Çaresiz, sürüklenip gideriz bir heyecanın peşinden.
Sonucu bazen hüsran bazen kısır bir heyecan.
Hemen mırıldanırsın cızırtılı plaktan yine bir dörtlük,
Nasıl bir hırs uğruna o sevgili
Ferdi’nin parmağındaki yüzüğünü satacak dereceye getirmişti ya,
İşte öyle.
Gelinlikler alınıp, beraber evler tutulup,
Beraber beğendiğiniz mobilyalar
Ve hatta üniversitede okurken gönderdiğiniz harçlıklar.
Ama şimdi bakıyorum ki geri de ne o aşklar kaldı, ne aşkı ızdırabı çekenler.
Geriye hep acı ızdırap, ayrılık var şimdi elimizde
O aşk içinde iken ondan başkasını görmez oluyor gözlerimiz
Caminin avlusuna gelerek
Allah’tan aff diliyorsunuz belki de,
“Ya Rab, Ya Rab, Ya Rab,
Ben aşka mağlubum,
Huzurunda mahcubum,
Kes boynumu kıldan ince,
Cehennemi düşünmüyor İnsan Sevince.”
Cehennemi düşünmediğini itiraf ediyor Ferdi de şarkısında,
Ama O Rabbinden de af diliyor.
*
O ve bazıları çekmişti o ızdırabı
Belki arkasından doğurduğu günahları hatırlarsınız.
Hiç olmadık kendisini alkole veren gençleri düşünün.
Ama hayat devam ediyor,
Bu ateş beklide Mecnunun Leyla’sına
yada gerçek aşkına kavuşturacaktır.
Kalbimiz sevgiyi tanımış, tatmıştır bir defa.
Kalbimiz düzgünse, her şey kararındadır.
Değilse, dünyamız da kararmış demektir.
Aşkın gözü kördür.
Her şeyi sel gibi önüne katar götürür
Mahvoluruz Allah muhafaza.
Hayatın bir gayesi olur da, sevginin olmaz mı?
Sonunda boşu boşuna yanmamak
Ve başkasını da yakmamak,
Kul hakkına girmemek için,
Sevginin izini ve adresini bilmek, tanımak gerekir.
Sevginin, aşkın da,
Birçok duygumuzun da olduğu gibi,
iki yönü var.
Biri gerçek aşk, diğeri ise mecazi, yani geçici aşk.
Yine Ferdi Tayfur’un bir eserinde bunu çok güzel izah ediyor,
“Kurtuldum kurtuldum senden böylece,
İbadet başlattım artık her gece,
Dualarla böyle mutluyum bence,
Rabbimle aramda aşk bundan sonra.”
Sonunda oda bulmuştu gerçek aşkını.
*
Sevgi ve aşk gibi güzel hasletlerimizi
Yerli yerinde kullanırsak
Yani dengeyi sağlarsak
Dünyamızda ahretimiz de kurtulur.
“Kalpsizin birine gönül verirsen,
Önünde diz çöküp boyun eğersen,
Aşkı bilmeyenden aşk dilenirsen,
O zaman kahrından ölürsün inan”
Diye mırıldanır dururduk.
*
77 yılıydı daha 13 yaşında
Çocukluk dönemi bitmek üzere iken,
Ferdi Tayfur'u "Derbeder" filmiyle tanımıştım.
Ve sonrasında diğer filmleriyle.
Onunla sevip, onunla yokluk çekip,
Onunla ağlamadık mı.
Defterlerimize “Akşam güneşi, Derbeder,
Benim gibi sevenler, Yadeller”,
Bazen de okul sıralarımıza bir kalp yaparak,
İsimlerimizin baş harflerini yazıvermişiz.
Ya birde Barbaros Lisesindeki Tekin Erdem hocam gördüyse yazdıklarımızı.
Yerdik bir ton fırçayı.
Ya birde minibüsler yok muydu,
Arkasına “Batan güneş, Huzurum kalmadı,
Benim gibi sevenler” ben yazmıştım.
Kavaklı sahilinde 3-5 bankımız vardı
O zamanlar bu günkü gibi cıvıl cıvıl da değildi.
Ufukta akşam güneşini gün batımını seyrederken,
hemen mırıldanmaya başlar cızırtılı plaktan,
“Akşam güneşi aşıyor,
Yine dertlerim başlıyor,
Ufuktaki kızıl guruh
Yüreğimi ateşliyor.”
Diyerek kızıllığı seyrederdim
*
Yıllardır açmadığım benim için sır gibi olan
Hatıra defterimi hatırladım birden,
İçinde belki ondan bir eser vardır
Diye düşünmüştüm.
Yine bana o yıllar öncesini yaşatmıştı.
İçini açınca birde ne göreyim.
“Baktım son sayfasında,
Kararmış gül yaprağı
Damla damla sararmış,
Kuruyan gözyaşları,”
Kararan gül yaprağında kokunu kokladım.
*
Üniversite yıllarımı hatırlıyorum,
Soğuk odalarda battaniyeye sarılmış bir vaziyette,
Altımızda minder kanepenin üzerinde ders çalışırdık.
Ama Ferdinin kasetleri de birer birer 60’lıklar biterdi.
Demeyin müzikle nasıl ders çalışılır diye.
Ders çalışmakta bir aşk işi.
En çok sevdiğim filmlerinden biridir “İnsan sevince”,
Sizler gibi bende o aşkı yaşamıştım elbette.
Bu Allahın bizlere verdiği aşk duygusunu
Mecazi aşkın yanında gerçek yaradana verirsek
Dünyamız ve ebedi hayatımız da kurtulur.
Aşk yüzünden dökülmez gözyaşları,
Aşk yüzünden kanlar akıtılmaz,
Sevdiğimiz bir bıçak darbesiyle öldürmeyiz.
Şayet aşkta bir denge olmazsa,
İntiharlar, öldürmeler, yaralamalar doğar.
Burada cümlelerimi tasavvuftan bir dörtlükle bitirmek isterim.
“Faniyim fani olanı istemem,
Acizim aciz olanı istemem,
Ruhumu rahmana (Allaha) teslim eyledim
gayr (başkasını) istemem,
İsterim fakat bir yar-i baki isterim (baki bir yar isterim)”
Ayrıca Yunus Emre’de “bana seni gerek seni” demiyor muydu.
“BANA SENİ GEREK SENİ”“RABBİMLE AŞK BUNDAN BÖYLE”
Ferdi ağabeyimde;
“Kurtuldum kurtuldum senden böylece,
İbadet başlattım artık her gece,
Dualarla böyle mutluyum bence,
Rabbimle aramda aşk bundan sonra.”
Diyerek Sonunda oda bulmuştu gerçek aşkını.
Rahmeti Rahmanına, Vuslatına kavuşmuştu,
Allah rahmet eylesin.
Davudi SERDENGEÇTİ,
Kayıt Tarihi : 10.4.2025 09:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!