Felek, felek... ey. devranın yaman yüzü,
Hangi dağın ardında saklarsın derdimi,
Hangi gecenin koynunda gizlersin acımı?
Ben ki sabırla yoğrulmuş bir yürek taşıdım,
Sen ki rüzgârın yönünü bile hoyratça eğip büktün.
Evin barkın yıkılsın dedim ya sana,
O söz bile az gelir bu çileye…
Ateşlerde yanasın felek,
Kendi yangınına kendi küllerin yetsin,
Yıllardır içime çöktürdüğün kederin hesabı sorulsun.
Sürün dedim ya sana…
Sürün, sürün ki anla beni neyle sınandığını,
Bir ömrün nasıl lime lime söküldüğünü,
Gecelerin nasıl sabaha değil,
Yeni bir yaraya döndüğünü…
Ben ki gönlümün kuytularında bin türkü sakladım,
Kime anlatsam eksik kalırdı,
Kime döksem tutulurdu sözlerim.
Felek. çünkü sen,
Her adımda yeni bir imtihan,
Her nefeste ağır bir yük bıraktın omzuma.
Ama bil ki…
Yıkılmadım, dağılmadım,
Küllerimden her defasında bir başka dirildim.
Sesim kısılmış olabilir,
Dizlerim titremiş olabilir,
Lakin gönlüm
bir harman yeri kadar geniş,
bir ırmak kadar derin…
Felek. felek…
Ey kör düğüm olmuş zamanın taş yüklü omzu,
Ey insanların alın çizgisine
kederi nakış nakış işleyen kara el…
Sana ne söylediysem az,
Ne bağırdımsa duyulmaz,
Ne sustuysam çınlar gecenin orta yerinde.
Sen var ya sen…
Dönüp duran şu çarkın paslı dişlisi,
Güleni güldürüp ağlayanı boğan zalim devran…
Bir ev çökerken umut da yıkılır,
Bir ışık sönerken bin karanlık uyanır sende.
Ateşlerde yanasın felek,
Çünkü bana bıraktığın iz
kor bir demirin çıplak teni yakışı gibi…
Suya tutsam yeniden yanar,
Unutsam yeniden kanar.
Sürün, sürün sürünsin felek…
Belki o zaman anlarsın
bir insanın içine iki kişilik acının sığmayacağını,
Belki o zaman fark edersin
gözyaşının ağırlığını
ve bir damlanın bile bazen
bir dağı devireceğini.
Ben mi?
Ben senden çok gördüm felek;
Göstermediğin ışığı,
Eksilttiğin nefesi,
Ayırdığın yolları…
Ama yine de durdum,
Yine de yürüdüm,
Yıkık gönüllerden sözle köprü kurup geçtim.
Çünkü öğrendim ki:
Sen ne kadar hırpalarsan hırpala,
Bir insanın yüreğinde
saklı bir umut tohumu her zaman vardır.
Sen rüzgârla savurursun,
Ben avucumla toplarım.
Sen yağmurla döversin,
Ben türkümle sararım yarayı.
Zamanın tozu çöker üzerime belki,
Yollar yorulur, adımlar eksilir belki,
Ama sözüm kırılmaz,
Gönlüm eğilmez,
Dizim senin önünde bükülmez felek.
Ve sonunda…
Bu büyük ağıtın, bu isyanın,
bu vakarın sahibini bilir herkes:
Benim sesimde yankılanan her feryat,
Benim kelamımda duran her meydan okuyuş
bir adın son damgasıdır.
O ad…
Kul Ortak'tır.
Bir imza değil,
Bir duruş,
Bir ağıtın sahibi,
Bir duanın ardındaki nefes…
KUL ORTAK
Baki OrtakKayıt Tarihi : 23.11.2025 00:11:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!