Görseniz inanırdınız,
Gördüm.
Ve inanmakla kalmadım…
Tüm güzel kitapların,
Tek meşru sahibesi.
Kendini hiç göremese de mükemmel,
Demiştim bir keresinde;
Viyana kuşatması diye.
Başarısızdı Viyana kuşatmaları,
Ben biraz geç fark etmişim.
Başımı döndüren iki şeyden birisin.
Gittiğini kuşlara bile söyleme,
Bilmesinler dönmeyeceğini asla.
Sakın kitaplardan da gitme,
En azından onlar getirsin beni yüreğine.
Su üstünde yürürüm belki,
Gözyaşlarım;
Suratımı keşfe çıkmış birer coğrafyacı.
Burnum;
Sızlayarak direği sarsılan son kalem.
Mimiklerim olsalardı o kadar iyi,
Üzüntüme bakar gülerlerdi.
Hayatım yeterince trajikken,
Yazamazdım olanları, anla lütfen.
Kelimeler toparlanmayı bilmezdi,
Bense bilmezdim bütün bunlar neden…
Sigara içen bir insan ne kadar yaşardı?
Bakmayı becerebilir miyim diye aldığım ilk bitki,
Kaktüse bakmakta ne var diye duydum.
Sevgimi karşılıksız verebileceğim nadir şeylerden,
Hikâyenin aslı kaktüs olunca şaşırmayın.
Ben dikenlerine katlanmak için gülü değil,
Dikenlerine âşık olmak için kaktüsü seçtim.
Kamu suçudur bu,
İlan ediyorum efendiler, dinleyin:
Böylesine güzel olmak ancak kamu suçudur…
Efendiler dediğime de hiç bakmayın,
Sahiplidir bu derinlikli sözlerim.
Kendisi duysaydı bunları çimlik bir alanda,
Bir adam gördüm,
Sokak ortasında oturan.
Baktı,
Durdu,
Gülümsedi,
Sonsuzluğu sakladı neşesinde.
Norveç semalarında bok olmak istemiştim bir defa,
Sonra anladım ülkemde insan olmak etmezmiş,
Kendi bokumuzda boğulmak zorunda kalsak da.
Bir sesten çıkan her tınıyı dinlemek istiyorum sanki,
Hakaret etmesin kimse ses tonuna,
Bazıları çok feci sevebiliyor,
Öyle bir bakarım ki,
Cumhuriyetin ilk yıllarında,
Halkın atama bakışıyla kıyaslanır.
Öyle harika bakarım sana.
Sen suyunu içerken izlerim mesela,
Seyredebilirim yıllar boyu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!