Zaman bir ulufenerin gölgesi misali; ışığa çalan günkalıntısı görünmeyi nahoş sayan rengi
kimin öznesiydi yılların,
izleri silinmez vazgeçtiklerimizin, peşimizi bırakmaz unutmaya çabaladıklarımız
meğer ne vefasızmış zaman
maddenin esrarı gelir-geçer kaidesi
ve geleceğin bilinmezlikleri içinde çırpındıkça
Yelkenleri umut rüzgarıyla açmalı
Ufukla denizin birleştiği noktada seyr-î sülûk etmeli tayf akislerini
Burctan burca koşarken revakta kalsın beş dem sonrası
Meylettiğin pürnur kehkeşan
İçinde dirilt doğmamışların kaderini
Melekler kıyamına selam dursun
Şehrin sessiz çığlıklarında kayboluşların simgesidir sokak başları
Sanki öksüz gibi bir yanı ah-ı figan eder
Çölde kasırga, gece zifiri; nereye gitsem onlar ardımda
Her kaçışta bir başlangıç, her başlangıçta bir kaçış saklıdır aslında
Bir gitsem, silinsem, bitse bu seremoni, şimdi kaçış zamanı
Savurur anarşist kıyılara leyl-in sathını kuşanan
Dolu dolu aynı asi rüzgarı çekiyorum içime, titreyen soluğumla,
/Çabuk git, getir(me) /
Adını iklimleştiriyorum hasret coğrafyalarında
Ayrılık, zaman, özlem kaç kavuşmak eder
Sensizliğe bir 'sen' gelmiş
Şanlı zamanların kayıp süvarileri!
Nurefşan simanız ve zümrüt katreden sözleriniz mâ-ı hayat gibiydi
Nöbet beklerken bir ömür yârin kapısında şafaksız yarınlarınız vardı
Cüsseleriniz kalıba dardı; ama sizden geniş yüreklisi de yoktu
Hiç sızlanmadı kaybedileceklere, bilinmedi de miadını dolduran antikalar
Beyaz harfleriniz vardı ihya kelimelere gebe ve sahil-i selamete ulaşan gemileriniz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!