Yılgın vagonlar gibi geçiyorum kentimin ihtiyar raylarından
Ruhum bilmem kaçıncı perona terkettiğim eski bir keşke bavulu
Uykusunu alamamış sezgiler kıvrılıyor serkeş zihnime
Hangi istasyonda inecek bu gri kaygı
Hep ummadıklarımdan eksildikçe ağır hasarlı boşluklar doluştu içime
Kaçak yolculuklar ekspresi oldu kalbim
Sahra sessizliğindeyim,
bir gölge çıkar yol ararım mısralarımda,
en çokta sinsi garabetler dumur eder beni böyle zamanlarda
Uykusuz notalar takılır dilime, ergeç esecek bir güz senfonisi adımlarım...
Rüzgar refaketinde yürürüm, geçmişten kalanımın çeyrek dimağıyla.
İspat istemez karanlığım,
Saklanıyorum geceye
Efkarımın çerağında yanmış yine bütün düşüncelerim
Gözüme sızan karanlıktan hibe telaşımla, döküyorum yüzümün ferini avuçlarıma
Anlatamadıklarım var anlayamadıklarımda,
hepsi ömrümde asılı birer dil sürçmesi
Umutlarıma şerh düşülmüş esaretlerim var benim
Mevsimine küskün bir frezya avuturum yıllar yılı avucumda
bir adı da mülteci kır çiçeği
dilinden anlamayanların ülkesine iltica ettiğinden beri...
Lal bir hazanın yorgunudur frezya
yalancı baharlarıyla meşhur sakil bir coğrafyada, biteviye sızılarıya gönülsüz sürgünler verir...
Hülasa hevesler giyinirdim bir zamanlar
çocuk renginde,
Yalınayak koştuğum sokaklar kadar masum,
Şifreli alfabemdeki harfler kadar utangaç,
İncir ağacıma kazıdığım şiirler kadar gerçektim...
Ansızın,
Halesine gam oturmuş bir dolunay sızıyor
çarmıha gerili uykularımdan
Gecenin rahlesinde hatmettigim biçareliğim,
gündüz gözüyle sürmeliyor zulmetini
kirpiklerimin dibine
Kırılgan niyetler taşıyorum hala ürkek kanatlarımda
Şehven uğradığım usülsüz sokakların saçak diblerinden topluyorum yağmalanmış yüreğimin artıklarını
Kibirli bir gökkuşagına asıp kaçmışlar tüm renklerini yağmur sonralarının
Bundandır çiskin bulutlardan miras koyu gri esaretim
Yıllanmış kalp ağrılarına yamalı tebessümler örtüyor zaman umarsızca,
Şimdilerde umudun nabzında devinen yasaklı türkülerimle beklemekteyim
Asude bir ikindi kuytusunda, gül yaprağında demlenmiş şiirler koklatsalar yarım sevdalara
Masaldan yapılma rüyalara yatırsalar masum uykuları
Endazeye vurulmadan, sandıklara gömülmüş,
naftalin kokulu uhdelere yeni yazgılar işleseler
feleğin gergefinde
Aynalı bir odadayım şimdi,
ne tarafa dönsem sonsuz kadar uçurumun içinden geçtiğim
Zamanında yanılıp, kendimi aradığım, odak noktası belirsiz aynalardınız hepiniz
Ben ki kasten yansıtmadığınız gülümsememi yok sanmıştım hep
Sebebi zâhir kayboluşlarımın bedelini cebimden ödediğim halde üstüne birde hüsnüzannımdan ötürü kendimi suçlattınız.
Sahte yanlarınızı sindiren bendim öyle mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!