bu sana son mektubum,
söylenecek daha çok sözüm var biliyorum.
Ama artık mektuplarım bana acı veriyor
Hasrete hasret katar oldum.
anlayacağın artık; yoruldum.
bu sana son mektubum
çocuklar oruç tutmaz
çünkü suyun tadını özlerler çabucak.
dondurmanın serinliğini,
çocuklar oruç tutmaz
çünkü ufacık bedenleri
nasıl dayansın çikolatasızlığa
içtikçe;
sensizliğe benziyor her şey
sensizliği bu yüzden hiç sevmiyorum.
portakal suyunu ve şeftaliyi
daha çok seviyorum
meyvelerden elmayı kirazı ve seni
yalnızlık işte
yüksek kaldırımların aşiftesi
doğan günüme gebe bir güneş
akşamlarıma inen karanlık
ve hüzün...
sabahlarım var birde
Yağmur yağacak birazdan
Islanacağız hakkıyla
Yollara ineceğiz
Arayacağız hüzünlerimizi
Oluklardan akıp giderken yağmur
Çoğu sevinmeyecek yağdığına
Gidene, "kal" demekten gayrı ne denilebilir ki...
ki kalmak daha çetin bir eylemdir, gitmek eylemine kıyasla.
Kalmak; sevebilmenin ilk şartı, kabullenmeninse; ikinci.
Kabullenmenin ilk şartı; susmaktır.
Üstelik Kalmak, durabilmek demek değildir terk edildiğiniz yerde....
Kalmak sevmeyi gerektirir, gitmenin bütün şatafatına rağmen...
Bak şimdi
Sabahın körü uyanık bakışlar
Uydurulmuş bir hikayeye gebeler
Sen çocuğum daha çok uyumalısın...
Uyku yarı ölüm diyor şair
Siz ölümü anlamak için değil büyümek için uyuyun
duydum ki sorar olmuşsun eşe dosta beni; o nasıl diye..
İsmimi anmayı bıraktığın, belli,
Korkutuyor ismim, seni değil mi?
bir parçanın, yeniden acımasından
yüreğinde söndürmeye çalıştığın
beni'n alevlenmesinden korkuyorsun.
biri gitti gelmedi
belli ki sıkılmıştı.
biri sövdü susmadı
belli ki küfre susamıştı.
......
Gözlerinde yüzyıllık yalnızlık
Ve kaybolmuş otoban gürültülerinin ortasında bir beden
Yani ben
Son sürat kilometrelerce hızla duruyorum.
İhtimal, sebebim de vardır
Lakin bilinsin istemiyorum



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!