Akşam erken çöker yüreğime yokluğunda...
Kan kırmızısı hayallerimin suskunluğunda...
Simsiyah duvarlarda parmak izlerim...
Kırık aynalarda görünmüyor ruhsuz bedenim...
Sisli gölgelerde lal oldu dillerim...
Akşam erken çöktü , sen yoksun sevdiğim...
Tut ellerimden,
Bahar koksun tüm sokaklar,
Dökülsün yapraklar, rüzgarda uçuşan saçlarına,
Günbatımı, duvarlara yansısın gölgemiz,
Gülüşün işlesin, ruhumun her zerresine,
Hiç bitmesin, tozpembeye boyanan o anlar...
Yalnız bırakmadım yağmur kokulu ellerini,
Sararan yapraklar altında simsiyah gözlerini,
Hazan rüzgarlarında uçuşan zülüflerini,
Islak kaldırımlarda bıraktım düşlerimi...
Söndürmeyin evlerin ışıklarını,
Geceler çöker üstüme,
Bir kabus gibi.
Örtmeyin pencereleri,
Yalnız kalırım kaldırımlarda,
Kimsesizler gibi.
Hatıralar damlıyor gözlerimden
Simsiyah duvar diplerine,
Paslı demir parmaklıklar
Kesiyor gönül kafesimi,
Kızılca kıyamet yükseliyor burun deliklerimden, Duman altı
Simetrisini kaybetmiş tavan köşeleri,
Dalgalar vuruyor gönlümün kimsesiz kıyılarına, yoksun,
Rüzgarlar savuruyor bedenimi dipsiz uçurumlara,
yoksun,
Yağmurlar yağıyor sensiz üşüyen ellerime, yoksun,
Yuvasız kuşlar konuyor ak düşmüş saçlarıma, yoksun,
Yoksun,
Yoruldum,
Yağmur kokulu toprak yollarda seni aramaktan,
Yoruldum,
Mavi kuşa, seher yeline seni sormaktan,
Sen gittiğinden beri,
Yüzyıl kadar hasretim ben sana,
Yüzyıl kadar uzak,
Yüzyıl kadar biçare,
Yüzyıl kadar yalnızım ben sana...
Hangi boşluğa dokunsam sen kokuyorsun,
Kaç yalnızlık sayılır içimdeki gökyüzü,
Vedalar güneş yanığı, kalbimde nasır tutmuş,
Bir bilsen ellerimden düşen kırık yıldızları,
Uçsuz bucaksız zaman geri getirir mi seni?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!