O güzel elleri avuçlarımda,
Bir yaz yağmuru gibi ılık mı ılık...
Nefesin çiçeklenir saçlarımda,
Öylesine tutkun, mutlu ve aşık...
Büyük bir yangının ortasındayız,
CEYHAN’IN SIRRI (Faruk Kısaca)
Ceyhan… Bir ezel nefesi gibi,
Gizli bir duanın sırrı gibi akarsın.
Hangi ilahi ferman çizdi yolunu,
Hangi kader yükledi bendeki yankını?
Ceyhan’ın Ağıdı
Ceyhan… Ey ovaya düşen cennet nefesi,
Seninle çağlar yüreğimin sesi.
Hangi dağ bağışladı sana bu ahı,
Hangi bulut yükledi gözyaşlarını?
Hüzünlü bakışlar, yaşlı gözler,
Gurbet otağında durmadan ağlar.
Yattığın yerde, baktığın gökte,
Gözler uykuya hasret gardaşım.
Gündüzleri kör eden gece!
Ömrümü, yarimi çalan gece !
Uykuları bölen gece!
Söyle gece, anlat derdini,
Nedir bu çirkefin, nedir söyler gece...
Gece öylesine çokluktur ki,
Çokluk içinde bir yokluksun gece.
Gece öylesine bir çokluktur ki,
Seni yaktım artık yoksun gece.
Bir gece mavisi yalnızlığına büründü yüreğim.
Yaşadığım dinmeyen sancısıydı hasretliğin.
Kör kapılar kilitlendi üzerime,
Ve ışıksız bir pencere bıraktılar odama.
Gün doğmaz, ebet zindan olur günlerim.
.....
Ateş olur bazen içimde, yakar sessizliği,
Su gibi akar zaman, durmaz, saklar gerçeği.
Hava taşır umutları, serin bir esintide,
Ve yeşil bir ırmak gibi süzülür hayallerimde.
Deniz çağırır uzaklara, mavinin koynuna,
Bir perde iner her akşamüstü,
Gölgelere karışır insanın yüzü,
Hangi hikâyenin başrolündeyiz,
Kendi ellerimizle yazdığımız süsü?
İnsan, bir bilmece; sırrı derin,
Issız Sokaklarda Bir Aşık
Issız bir cadde, sessiz bir gece,
Ayak seslerim yankılanır ince ince.
Fenerler solgun, gölgeler uzun,
Bir aşk taşırım kalbimde suskun.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!