konuşmadıklarımızla
yaralarımız derine düşüyordu
içimizde soğuk bir demir gibi
duyuyorduk
çoktan yarılamıştı bir dönemeci yaşam
kaynağına dönmek isteyen
bir nehir gibiyim.
düşlerinin maskesi yırtılmış bir ölü
yatağını şaşıran yolcusunu çağrıyor
çalmayacak plak yoktur da
toz kalır parmaklarında,
puslu bir ağışın aralanır katmanları
sabahların yapraklarını tutan balsırada saklanır
aşk
gözlerinin derinliklerinde
yeşile çalan bir deniz gizli
o kendimden bile sakladığım
kapıların ardında gizlisin
gölgelerde gizli kaldı sevdam
kertenkeleye...
kelebek gençliği denli
aksak bir gülümseme yüzünde
dolunay yalnızlığı
tenha günlerinde bir mevsimin
sana açılmalı anahtarları yitik bütün kapılar
zamansız yalnızlıklara oynuyor akrep yelkovan
güneye kanatlanıyor hâlâ kuşlar/telaş içinde
sonrası
çemberinde, camları patlayan saatlerin
Mehmet’li -miş’li geçmişe…
odamızda
sigara dumanlarımızdan
üç boyutlu bir harita
uzakta..
belli belirsiz karaltı bırakıyor
dalgaların gölgesinde bir sandal
yağdı göğün son mavilikleri...
bir unutkanlık su yüzüne çıkmış gibi
neredeyse puslanacak mavi
ayyaştır gece, dalgın
sokaklarda uyuklar karanlığında.
tan vaki toplayıp gider
uçlarında filizlenen firfiri renginde dağların,
yoksul bohçasını pılını pırtısını...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!