Bugün yine kendime sordum.
Beni en son kim unuttu?
Hangi gece ismim sessizliğe gömüldü,
hangi dua yarım kaldı dudaklarda?
Bazen düşünüyorum,
Çok şeye kırılıp,
Hiçbir şeyim yok diyenlerdenim işte…
Ne bir sığınak kaldı, ne de sığınılası bir ten,
Kendime bile ağır geldim bazen.
Bir bakışla yıkıldım,
Kırlangıç
Geldin.
Göğe değmeyen ellerinle,
ruhuma en çok benzeyen mevsimde.
Gelişin bahardı belki,
Hatıraların en keskin yerinden
Kokun sinmiş üzerime,
sanki zaman değil de sen geçmiş tenimden.
Her adımda biraz daha sende kalıyorum,
her nefeste daha çok sen.
Koskoca bir yalan oturur sol yanımda,
Susar, kıpırdamaz,ağır bir yük gibi durur.
Her nefeste sızlatır, içime dolan bir dert,
Gizli fırtınalar saklar, sessizce büyür.
Gözlerimde kalır eski gölgelerin izi,
Gece, karanlığın en ağır sayfasını açtı.
Şehir uyudu, rüzgâr sustu,
ben ise içimdeki uğultuyla baş başa kaldım.
Her köşe başında senin hayalin,
her gölgede senin izlerin.
Ama dokunamıyorum,
Küllerim
Ben seni bir yangının orta yerinde sevdim,
Alev alev, geri dönüşü olmayan bir ateşle.
Her harfinin altına yandım,
Ve sustum
Kurbanlar olurum,
bir bakışın düşse yüreğime,
aşkla yanmak değil derdim,
seninle küle dönmektir muradım.
Adını anmak,
Yüreğimi mahkûm ettim, sensizliğin taş mahzenine,
Gönlümde seninle kurulmuş bir darağacı var şimdi.
Ne bir berat umarım ne de af fermanı,
Ben aşkı bir suç gibi işledim, bile isteye, gizlice.
Kirpiklerinden süzülen her suskunluk,
O günleri unutmadım,
Rüzgârın bile sesinle estiği,
Gözlerinin gülümsediği
Ve içime baharların çöktüğü o sabahları.
Bir fincan sessizlik gibi içtik zamanı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!