kaç millet ana dedi süt emzirdin döşünde
kaç millet vatan bildi gülüverdin düşünde
sâdık rüyâ görürler senin sırlı bağrında
fecrine göz kırparlar derin sırlı çağrında
bir muştu ötelerden dağı bağa çeviren
bir kılıç ki gül diken sırtı yere deviren
zamânı döndürmek mümkün olmuyor
ne cümle kursam da yerin dolmuyor
sılaya götüren pabucun olsam
suyunu içtiğin avucun olsam
vuslat dileğiyle orucun olsam
kurumuş bir fidanım gözyaşım kifâyetsiz
hâlâ küçük çocuğum özlemim nihâyetsiz
terâzim hüzün dolu yüküm ağır geliyor
seneler kalbur misal gelip geçip eliyor
hasretlik yüreğimi bir mıh gibi deliyor
bana geri verin boya sandığımı
eski günlerime yürümek
bembeyaz bulutlara binerek
mâzîye dönmek istiyorum
küçücük eski tahta bir sandık
ulaşamadığımız içimizdeki yara
verilmeyen hesâbı yüzümüzdeki kara
ah gariplerin yurdu ah kimsesiz Filistin
bu acı hengâmede ağlıyor Selâhaddin
sağır dilsiz kesilmiş şu devrin zâlimleri
bugün günlerden hüzün
saati kurma olduğu gibi kalsın
gönül limanından gemiler kalksın
sevdiklerini bir bir uğurla yâdı kalsın
efkârdan çileden düşer yüzün
bir bakışın var ki yüreğimi deli deli yakıyor
kimseye açılacak cesâretim de yok
öylesine çâresiz ve bitkinim ki
kelimeler sana karşı çok âciz
bir ışık ver bana derman için
fecir vaktinde
bir çiğ tânesi gibi
yüreğimin tam üstüne düşen
içimi ürperten sevgili
akşamın kızıllığında
kimine şu âlem zevki sefâdır
kimine de sorsan cevri cefâdır
mihneti eziyor birçok defâdır
hayâlen yaşamış serab gibiyim
içim paramparça aksın gözyaşım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!