📖 KIVI 1–5: “Sağırlı’da Başlayan Sessizlik”
1️⃣ Sağırlı Köyü sabaha ezanla değil— Fadime’nin iç çekişiyle uyanır. Gözleriyle duvara değil, kendine yaslanır kadınlar.
2️⃣ Fadime’nin saçı, annesinin eliyle değil— rıza dışı kurulan kaderin örgüsüyle örülür. Her tel, bir susuş uzunluğundadır.
3️⃣ Çeşmeden dönen testide su değil— sabır taşar. Ama kimse kırmaz testiyi, çünkü sesi duymak istemez kimse.
4️⃣ Dayılar karar alır: “Verilecek.” Kimse “Kime?” diye sormaz— çünkü soru, köyde ayıptır.
5️⃣ Fadime, karar verilen sofrada bir tek lokma almaz. Ama o an bir roman yutulur: acıyla, sessizce, tek nefeste.
📖 KIVI 6–10: “Kaçışın Kervanı”
6️⃣ Fadime, gece yorganıyla değil— kararla örtünür. Ay ışığı duvarda değil— gözbebeklerinde büyür.
7️⃣ Efe Kadir, tarlasını değil— bir kadının sessizliğini sürer. Bir eşek yüklenir geceyi, arkasında iki gölge, ilki sevda, ikincisi korkudur.
8️⃣ Sağırlı’nın tozu kıvılcım gibidir. Her adım, namusa dokunan bir ayak sesi gibi duyulur. Ama adım atılır. Çünkü bazı sessizlikler ancak kaçınca haykırır.
9️⃣ Morcalı Aşireti sabah haberi alır. “Fadime kaçmış,” denir. “Kaçırılmış” demeye kimsenin dili varmaz. Çünkü herkes bilir— rızasız kalan susar.
🔟 Emirdağ yolunun kenarında bir at durur, üzerinde hayal değil— belirsizlik taşır. Ama Fadime’nin elleri, ilk kez titremez. O, kaçmadı—karar verdi.
KIVI 11–15: “Mapushanede Mırıldanan Türkü”
1️⃣1️⃣ Efe Kadir, Emirdağ cezaevinde duvara değil—Fadime’nin hayaline yaslanır. Her gece bir dize yazar: “Evlerinin önü yoldur…”
1️⃣2️⃣ Fadime, ailesinin baskısıyla Kara Musa’ya verilir. Düğün olur ama gelinlik, kefen gibi ağırdır.
1️⃣3️⃣ Cezaevinin avlusunda bir türkü yükselir: “Al Fadimem, bal Fadimem…” Gardiyanlar duyar ama anlamazlar. Çünkü bu türkü bir suçun değil—bir suskunluğun yankısıdır.
1️⃣4️⃣ Fadime, düğün gecesi ayna karşısında değil— kendi içinden geçer. Ve o gece bir kadın değil—bir roman susturulur.
1️⃣5️⃣ Efe Kadir, duvarlara çizdiği her harfle bir kıvım daha doğurur. Ama o kıvımlar Fadime’ye ulaşmaz—çünkü posta yok, rıza yok, yalnızca kader vardır
KIVI 16–20: “Türküye Dönüşen Kadın”
1️⃣6️⃣ Fadime’nin altı çocuğu olur. Biri yıldırımda ölür—diğerleri annesinin suskunluğunda büyür. Her ninni, bir iç çekişin ezgisidir.
1️⃣7️⃣ Efe Kadir tahliye olur. Ama köyde artık Fadime yok—bir başkası var. Göz göze gelirler, ama bakışlar geçmişe değil—boşluğa değer.
1️⃣8️⃣ Türküler köyün tırpanında, haşhaş çiziminde, koyun sağımında Fadime’nin adını fısıldar. Ama kimse yüksek sesle söylemez. Çünkü bazı adlar yalnızca içten çağrılır.
1️⃣9️⃣ Kara Musa, Fadime’ye iyi davranır. Ama gönül, iyiyle yetinmez—ait olmak ister. Ve Fadime, her gece bir başka türküyle uyur.
2️⃣0️⃣ Yıllar geçer. Ama köyde hâlâ bir kadın suskunluğu yankılanır. Ve o yankı bir romanın değil—bir halkın kıvımıdır
KIVI 21–25: “Kozada Kalan Aşk”
2️⃣1️⃣ Efe Kadir, köyüne döndüğünde Fadime’nin gözleri hâlâ aynı, ama gülüşü artık başkasına ait. Bir selam verilir, ama cevap yürekten değil—yüzyıllıktan gelir.
2️⃣2️⃣ Haşhaş tarlasında çizilen her koza bir ayrılığın izini taşır. Fadime’nin elleri toprağa değil— kendi geçmişine dokunur.
2️⃣3️⃣ Çocuklar, Kara Musa’nın soyadını taşır ama Fadime’nin suskunluğunda büyür. Her biri bir kıvım eksik doğmuştur.
2️⃣4️⃣ Efe Kadir, köy kahvesinde bir gölge gibi oturur. Kimse ona “hoş geldin” demez, çünkü herkes bilir: Bazı dönüşler, gidişten daha sessizdir.
2️⃣5️⃣ Fadime, gece yorganını çekerken bir türkü mırıldanır: “Al Fadimem, bal Fadimem…” Ama bu kez türkü değil—gözyaşı tamamlar dizeyi.
KIVI 26–30: “Kaderin Kıvımı”
2️⃣6️⃣ Kara Musa, Fadime’ye zorbalık etmez—ama gönül de gülmez. İyi davranır, ama Fadime’nin içindeki boşluk iyiyle dolmaz.
2️⃣7️⃣ Fadime, geceleri çocuklarını uyuturken kendi iç sesini susturur. Her ninni, bir eksik kıvımın örtüsüdür.
2️⃣8️⃣ Efe Kadir, köy meydanında bir gölge gibi dolaşır. Kimse ona “hoş geldin” demez, çünkü herkes bilir: Bazı dönüşler, gidişten daha sessizdir.
2️⃣9️⃣ Bir düğün olur köyde. Davul çalar, zurna öter, ama Fadime’nin kulağında başka bir türkü yankılanır: “Al Fadimem, bal Fadimem…”
3️⃣0️⃣ Ve o an, Fadime’nin gözleri ilk kez yaşla değil—kıvımla parlar. Çünkü bazı türküler geçmişi değil—kaderi hatırlatır.
KIVI 31–35: “Suskunluğun Yankısı”
3️⃣1️⃣ Fadime, sabahları çocuklarını okula yollar ama kendini hiçbir yere gönderemez. Çünkü içindeki yol henüz yürünmemiştir.
3️⃣2️⃣ Köyde bir kadın doğurur, bir diğeri evlenir, bir başkası boşanır… Ama Fadime’nin adı hiçbir hikâyeye karışmaz. Çünkü onun hikâyesi henüz anlatılmamıştır.
3️⃣3️⃣ Efe Kadir, bir gün köy meydanında Fadime’nin oğluna rastlar. Çocuk, “Amca sen misin?” der. Ama Kadir cevap veremez. Çünkü bazı sorular yalnızca susularak yanıtlanır.
3️⃣4️⃣ Fadime, bir gece rüyasında kendini türkü söylerken görür. Ama sesi çıkmaz. Uyanınca yastığı ıslaktır—ama sesi hâlâ yoktur.
3️⃣5️⃣ Köyde bir düğün olur. Davul çalar, zurna öter… Ama Fadime, bir köşede oturur, elleriyle dizlerini değil— suskunluğunu tutar. Ve o an, roman yeniden başlar.
I 36–40: “Kırık Dize, Sağlam Kıvım”
3️⃣6️⃣ Fadime, bir sabah çamaşır suyuna değil—anılarına batırır ellerini. Her bez parçası bir suskunluk lekesidir. Ve hiçbir leke çamaşır ipinde kurumaz.
3️⃣7️⃣ Efe Kadir, köyün mezarlığında annesinin mezarına değil— Fadime’nin sustuğu yıllara dua eder. Toprak sessizdir, ama içinden bir türkü sızar.
3️⃣8️⃣ Fadime’nin kızı, bir gün annesine sorar: “Sen hiç âşık oldun mu?” Fadime cevap vermez. Ama gözleri bir romanın kapağını aralar.
3️⃣9️⃣ Köyde bir söylenti dolaşır: “Fadime’nin türküsü varmış.” Ama kimse bilmez sözlerini. Çünkü o türkü hiç söylenmedi—sadece yaşandı.
4️⃣0️⃣ Ve bir gece, Fadime yorganını değil— suskunluğunu üstüne çeker. Rüyasında bir kıvım doğar: Ne Efe Kadir’e, ne Kara Musa’ya… Sadece kendine ait bir kıvım
📖 KIVI 41–45: “Kendine Dönüş”
4️⃣1️⃣ Fadime, bir sabah ayna karşısında saçını tararken ilk kez kendine bakar—başkasının gözüyle değil. Ve o bakış bir romanın kapağını değil—öznesini açar.
4️⃣2️⃣ Köyde bir kadın “Ben de istememiştim,” der. Bir diğeri “Beni de susturdular.” Ve o gün Fadime’nin suskunluğu birçok kadının sesi olur.
4️⃣3️⃣ Efe Kadir, bir türkü daha yakar ama bu kez adı “Fadime” değildir. Çünkü o artık bir kadına değil—bir kıvıma aittir.
4️⃣4️⃣ Fadime, çocuklarına bir masal anlatır: “Bir kadın vardı, adı yoktu, ama sesi vardı.” Ve çocuklar ilk kez annelerini dinlerken bir romanın içine düşer.
4️⃣5️⃣ Ve o gece, Fadime yorganını değil— kendi adını üstüne çeker. İlk kez “Ben Fadime’yim,” der. Ne eş, ne anne, ne gelin… Sadece kendisi.
KIVI 46–50: “Adını Geri Alan Kadın”
4️⃣6️⃣ Fadime, bir sabah çocuklarını okula yollarken ilk kez kendi adını da yollamak ister. Ama okulda “anne” diye çağrılır, adı hâlâ evde kalır.
4️⃣7️⃣ Köyde bir kadın Fadime’ye yaklaşır: “Senin türkünü duydum,” der. Fadime şaşırır: “Ben hiç söylemedim ki…” Kadın gülümser: “Ama yaşadın.”
4️⃣8️⃣ Efe Kadir, bir gün köyden ayrılır. Arkasına bakmaz. Çünkü bilir: Bazı aşklar gidince değil—kalınca eksiltir.
4️⃣9️⃣ Fadime, bir defter alır. İlk kez kendi hikâyesini yazmaya başlar. Ne süsler, ne saklar. Sadece yazar. Çünkü artık susmak değil—anlatmak yaşatır.
5️⃣0️⃣ Ve son sayfada şöyle yazar: “Ben Fadime’yim. Rızam alınmadan evlendirildim. Sustum. Ama şimdi kendi romanımı yazıyorum. Ve bu kez hiçbir satırını başkası tamamlamayacak.”
İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 4.7.2025 10:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!