Sabahın dördü,
Betonun içinde filizlenen bir göktaşı:
Ellerimde paslanmış yıldız tozu,
Ücretli ölümümü sayıyorum
Kırık bir kronometrenin içinde.
Vardiyamda gördüm:
Vinçler,
Göçmen kuş sürüleri gibi
Dizilmiş bulutlara.
Lastik tekerleklerimden
Çıkan ses:
"Yarın
Buraya bir orman gelecek!"
Ofisinin camında,
Bir akvaryum gibi
Yüzen kırmızı bir gezegen.
İçinde:
Üç köpekbalığı
Dilimlenmiş emeklerimizi
Yiyor.
Çayımızda yansıyan
Samanyolu'na
Üç şeker atıyoruz.
Dedim ki:
"Yoldaşlar,
Bu karanlık
Aslında
Dünyanın en büyük güneş gözlüğü!"
Terminalde bekleyen
Şoförsüz bir otobüs:
Tekerlekleri dua taneleri,
Koltukları
Kur'an'dan yapılma.
İçinde:
Bir işçi
Cebindeki son meteliği
Kader makinesine atıyor
Ve makine
Bir gezegen doğuruyor!
Ben ki
Bu şiiri
Bir kaynak makinesinin
Kıvılcımlarıyla yazdım.
Her harf
Bir fabrika bacasından
Çıkan
Yeni bir takımyıldızı.
Kayıt Tarihi : 19.5.2025 15:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!