Yaşamın iç içe geçtiği vakitlerde,
Sarmal halkalarında umudun,
Gördüğüm ne varsa sana dair,
Kanatıyor mücavir kaldıkça ömrüm.
Bak nasıl da büyüyor,
Senden uzaklaştıkça hüznüm!
Koşuyor durmadan çılgınca,
Ruhumu saran yokluğun...
Sana ait ne varsa ötekiler gibi,
Geride kalan yaşanmışlıklarıyla,
Tükenmişliğinde belirip kaybolan,
Her dem yoklamada günbegün.
Saadet çölde buza kesmiş;
Hare hareydi bakışlar, süzgün.
Gördüğüm ne varsa ömrüm,
Yokluğunda vakitli vakitsiz,
Açan siyah bir güldü.
Eski fotoğraflardan sızan,
Anılarda, yüzümüzdeki çizgiler;
Işıltısı dolunayı kıskandıran şavkında,
Güneşin kızıllığında yanan tutuşan.
Mutluluğa attığımız adımlardı sensiz,
Boynumuza dolanan ilmikler,
Nefesimizi kesen hüzün,
Nasıl da acıtırdı bir bilsen...
Sen ve ben bahtsız siyah bir gül,
İç içe geçmiş öylesine girift;
Vakitli vakitsiz yoklamada hüzün,
Gurbette kanayan gece kadar.
Bir damla suyumuz kaldı mı sahi,
Elinden avucundan içecek kadar?
Kayıt Tarihi : 14.5.2025 02:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ERZİNCAN Erzincan ovasından adını alır. Ezirgan diye halk tarafından söylenir. Buranın eski adı Eriza'dır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!