evvelki gün
yan yana yürüyemediğimiz yolların
resmini çizdim
hiç karşılaşmadığımız çay bahçesinin
sedasız yalpalayan ağaçlarına
dallarına dokundum
sarılıp gövdelerini
sensiz okşadım
anı olsun
diye birkaç kuru yaprak seçtim aldım
kim bilir ortak yazdığımız bir şiirin
avuçlarından savurup dökeriz
şehrin en ıssız
sokaklarına
Eylül
akşamlarında
belki seninle karşılaşır
kızıl sarı renk cümbüşünün ortasında
sarılıp koklaşırız
.....
çok yorgunum bugün
güneşse çok puslu eğmiş başını
arka ceplerimden kaçarak gidiyor
nedensiz bir hüzünle kararıyor
iki kaşımın arası
ve ben
çok mutsuzum
zamansız
bir ayrılık müteselsil olarak kaldı aramızda
yani hem varız hem yokuz bu hikayenin içinde
senin beni böyle sevmen
benim de böyle karşılık
vermem oldukça
yabansı
........
bazen
beynimdeki sisi dağıtmak zor oluyor
kalkıp suya toprağa yürüyorum
olmuyor
lirik çemberlerin
içinden atlayarak geçiyorum
sarışın eteğimin nervürlerinde bir gümbürtü
bir gümbürtü ki sorma
ortalık yıkılıyor
dolandıkça
eteğin her kıvrımı
bir o bacağıma bir öteki bacağıma
fırtınalar esip kasırgalar
savruluyor
burkula burkula
iç ağrısıyla girdaplara kendime çekiliyorum
bir bilinmez gizin içinde
ihmâlkar bir şekilde
günlerce aylarca
sabahlıyorum
farkında mısın
durmadan dün bitiyor yarın başlıyor
peki o zaman biz zamanın neresindeyiz de
yolumuz hiç keşişmiyor
kuşlar mı
kuşlara mı soralım
onlar ne bilsin onlar gökyüzünün özgür neferleri
bizlerse dibi çökesice dünyanın
zincirsiz tutsakları
her birimiz farklı bir yolun yolcusu
neyse sen kal öylece olduğun yerde
bense
gökyüzünden yağmur döken bulutları toplayıp geleyim
sen her özlediğinde avuçlarını kalbini
sonuna kadar aç
sulu sepken yağmurlarla
yağıp döküleyim saçılayım içine dışına
aşk da öylece oturup durduğu yerden utansın
......
...............................
1009202506:49
Kayıt Tarihi : 16.9.2025 02:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!