Bir gül'e merhaba dedim.
Meczup değilim oysa.
Bir hâl dilidir bu,
Bilen var mı aranız da süleymanca.
Kozası yanmış bir kelebek gördüm,
Kurtlar doluşmuş kanatlarına.
İki nezaret odasına bürünmüş,
İman dalında bir tövbe çürümüş.
Gıybet dökülmüş dil uçları.
Zülfikar kesmiş sitemlerin şah damarını.
Saçılmış keder yol kenarlarındaki,
Karınca ayaklarına...
Bir ağustos güneşi düşmüş,
Yılgınlığına titrek topuklarımın.
Gel,
Kalabalık gölgelerden seçemen gülüşünü.
Sesini duyur sürgün şehirlerden.
Türküler getirdim yarının akşamlarından.
Birlikte söyleyelim,
Sözümüzü gezdirelim,
notaların duraklarında.
şimdi,
İki ayrılık arasına sıkışmış,
Işık süzmesi gibidir yeminler.
Yalanlar söyle bana inanırım.
Masumiyetim, elleri nasırlı işçidir benim.
Gün görmemiş sırları taşır,
Gün görmemiş hayaller kurarım
Saatlerden evvel.
Derdi kendimden bildiğim doğrudur.
Bir aşığa en çok hasretinden ölmek yakışmaz mı evvela...
Müyesser Doğan
Kayıt Tarihi : 1.7.2025 23:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!