Kiralık yalnızlıklar peşinde koşardı yürekler.
Kalabalık gündüzlerde kaybedilen benlikleri,birinci tekil şahıs gecelerin seyir defterine yazardık büyük harflerle...
Her hüznün gölgesini önümüze devirip, mevsimsiz karanlıklara fısıldardık suskunluklarımızı.
Zamansız gelgitlerde yıpranan masum telaşların altında, hep vurgun saatlerinin imzası vardı.
En pahalı gazetenin magazin sayfası örtülürdü, kaldırım kenarında ölü bulunan, kimliği belirsiz kaçışların üzerine. Yine de tırnak içine alınmış yalnızlıklara inat teselli kokardı burcu burcu.
Ayaküstü saplantılarda üç heceli sorgulara yenilirdi umutlarımız. Bizde, tez canlı muhabbet kırıntılarıyla haykırış oruçları tutardık, geçmek bilmeyen günlerde. Ölüme en yakın çizgide sek sek oynarken içimizdeki çocuk, elindeki dünler düşerdi yarınlara.
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem