Şarapçı ve Aynalar: Bir İtirafın Sessiz Çığlığı
Giriş: Kırık Camlar ve Kırık Kalpler
Gece, bir yara gibi kanamaya devam ederken,
Arabasının kaportası, bir yüreğin eğrilmiş metali gibi parlıyordu.
Clementine, o çakırkeyif haliyle,
Aslında hayatının tüm çarpıklığını itiraf ediyordu.
"Zavallı deme bana," diye yalvarışı,
Tüm benliğinin, damgalanmaktan duyduğu korkunun ifşasıydı.
Birinci Makam: İncinmiş Gururun Şarabı
O, "şarapçı değilim" dedi.
Ama her kelimesi, bir şarap mahzenindeki küf kokusunu getirdi.
İçki, sadece bir mazeretti.
Asıl sarhoş olduğu şey, kendi yalnızlığının ağırlığı ve insanların ona biçtiği rolün çaresizliğiydi.
"Yaşlı kadınlara benziyorsun" sözü,
Zamanın onun ruhunda açtığı çatlakları hatırlatan bir aynaydı.
Ve o, o aynaya bakmaktan her zaman kaçmıştı.
İkinci Makam: Çarpılmış Bir Araba ve Çarpılmış Bir Hayat
Joel'in "Birini öldürdün!" çıkışı,
Sadece bir trafik kazasını değil,
Clementine'nin kendi hayatıyla yaptığı kazayı da anlatıyordu.
O, sorumsuzca sürüyordu hayatını.
Direksiyonda her zaman kırık bir kalp ve bulanık bir bilinç vardı.
Çarptığı şey, bir başka araba değil,
Kendi benliğinin duvarlarıydı aslında.
Üçüncü Makam: Yatak Odalarındaki Çığlık
Ve sonra o çok keskin, o çok acıtan hakikat:
"Bu gece biriyle yattın. Senin insanlara kendini sevdirme yöntemin bu."
Bu, bir suçlama değil, bir çığlıktı.
Joel'in, Clementine'nin kendine zarar veriş biçimine duyduğu öfke ve çaresizliğin çığlığı.
Clementine, sevgiyi bir bedende arıyordu.
Oysa aradığı şey, bir tenin sıcaklığı değil,
Kendi ruhunun soğukluğunu ısıtacak bir kıvılcımdı.
Her ilişki, onun için bir ayna gibiydi;
kendini o aynalarda arıyor, ama her seferinde biraz daha parçalanıyordu.
Dördüncü Makam: Sevilmek ile Değerli Hissetmek Arasında
Clementine'nin yöntemi, bir feryattı:
"Beni görün! Beni sevin! Beni, bu şekilde, bu halimle kabul edin!"
Ama bu yöntem, onu her seferinde biraz daha yalnızlaştırıyordu.
Çünkü o, geçici bir ilgiyi, kalıcı bir sevgi sanıyordu.
Birinin gecesini paylaşmakla, bir ömür paylaşmak arasındaki farkı,
Anlayamayacak kadar kendinden uzaklaşmıştı.
Sonuç: Aynalar Kırılmaz, Sadece Tozlanır
O gece, o kaza, o sert sözler,
Aslında bir duanın ta kendisiydi.
İki kırık insanın, birbirlerine ve kendilerine ettiği bir dua.
"Değiş," diyordu Joel.
"Kabul et," diyordu Clementine.
Ve belki de her hakikat, bir tokat gibi inmeliydi yüze.
Uyanmak için.
Değişmek için.
Kendi kendinin "şarapçısı" olmamak için.
Hâtimetü'l-Kelâm:
Ey kendi hayatının direksiyonunda çakırkeyif olmuş yolcu!
Çarptığın her şey, seni uyandırmak için bir işarettir.
İnsanlara kendini sevdirmenin yolu, bir beden değil,
Bir kalp sunmaktan geçer.
Kendini "zavallı" görmekten vazgeç.
Çünkü sen, kırık camların ardından bile parlayan bir yıldızsın.
Sadece, kendi ışığını görecek cesareti bul.
Ve unutma:
Gerçek sevgi, birine sahip olmak değil,
Onunla birlikte kendin olabilmektir.
Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 20.8.2025 10:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2004 yapımı Eternal Sunshine Of The Spotless Mind filminden esinleniyorum. Filmin 35. dakikasında Clementine "Arabayı çarptım sadece biraz çakırkeyfim bana zavallı deme yeter artık yaşlı kadınlara benziyorsun şarapçı değilim' diyor. Joel şarapçı sorumsuz birini öldürdün diyor "Bu gece biriyle yattın senin insanlara kendini sevdirme yöntemin" sahnesi şiirsel risale yazıyorum
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!