Nasıl da cahil bıraktın beni,
Ben artık bir seni bilirim
Bir de yokluğunun rengini
Ve ben ne görebildim seni
Ne de duyabildim sesini
Geceyi koynuna almış yıldızlar
Denizi sırtlanmış sandallar
Görmüyor, duymuyor, hissetmiyorum.
Fakat biliyorum.
Vakit geliyor.
Yosun tutan ağaca çalan bir el beni teniyle kavuşturdu. Parmakları arasında kayboluyor,
Avucunda kalabilmek için çırpınıyordum.
Biliyorum lime lime edecek zaman kalbini
Eğer ağlarsan
Öyle ağla ki
Teninin nemiyle yaşasın
Kurumuş denizlerin balıkları,
Yaşama tutunsun kurak toprakların çiçekleri.
Yapraklar ölüyor.
İntihar eden yaprakların
Yalnız kalan ağaçların öyküsü anlatılıyor.
Oysa her ölümün katili, ağaçlar.
Avuçlarımda gül yaprakları,
Bir kasırga çıktı Haziranda
Talan etti ektiğim tarlayı
Bir gün olur da
Koparır verirsin diye
Senin ellerinde renge boyanır diye
Kokunu alırlar diye
Herkes gibi yaşıyorum ben de şimdi
Herkes gibi bir gece vakti sayıyorum yıldızları
Herkes gibi toprakta yetiştiriyorum çiçekleri
Herkes gibi denizlerde seyrediyorum balıkları
Yine de
Herkesten farklı seviyorum seni.
Güneşin karşısında soyunmuş
bakıyor sıska aydınlığa
Defalarca düğüm atılmıştı boğazına.
Dudaklarına sızdı birkaç damla
Çiçek açar umuduyla.
Seni elimden alıyorlar
Yapmayın diyemiyorum.
Teşekkür ediyorum,
Sonra ağlıyorum.
Seni elimden alıyorlar.
Aldıklarını bilmiyorlar.
Nasıl da pervasız,
Sesi ne denli yüksek
Öfkeden mi, acıdan mı?
Haykırışları ilişiyor gözlere
Boynunu bükmüş
Bir sağa bir sola gidiyor




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!