Şimdi suskunluğa soğumuş gönüller...
Esintisi olmayan mısrasız şiirler...
Yalnızlık mıydı sihirli günleri gerçeğe götüren
Yoksa;
Ben miydim kalabalığın gözünde ölü yalnızlığa gömülen...
Kader, sana yetişmek vardı şimdi...
Avuçlarımın içine alıp geçmişin 'ah' larına üflercesine,
Yeniden doğmak vardı şimdi...
Maziyi görmeden geleceğin sağlamasını yaşarcasına,
Bir 'an' geldi bir an ki, günahım boynumdan kılıçla geçti
Bir 'an' geldi
Çaresizliğim cesedimi soyunup hızıra erişti
Bir an geldi ey Ademoğulları!
Düşmanımın başına!
O 'an' ki doğumun ve ölümün tohumunu yaş'la tekrar yeşertti
Elim, ayağım, kalbim, gözüm...
Yaşadığıma şahitlik etmiş konuşan her bir uzvum.
Sahi benimle mi kalıbımı yarıp geçen ruhum?
Her bir beyin hücrem ki
Kanar, akar, sıçrar, takılıverir hakikatin çemberine
Kerpiç, örülen gururumuzda cıvıklaşmış
Tecrübe yarayı aşılarken, morfin salgılanmış
Ne bir türbesi aranmış çaresizliğin, ne bir hüznün bir buketi
Sersefiliz, gencecikken civarda pas yutmuşuz
ve
rüşvet almışız beynin muhafızından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!