Eskilerden Gelen Şiiri - Selda Şensoy

Şeffaf duyguların bıraktıklarına mı,
Dağın eteğinde
Yıkıntıya dönen
Kerpiç evin yaşadığı hatıralara mı
Uyanıyor gün..
Telli felli bir yakışıklının
Delikanlı sözlerine takılan
Yaşlanan zamana mı
Yoksa…
Geniş bir avlunun
Yan tarafında bir ahırda
Homurtulu sesler, sağılan ineklerin sesleriyle karışmış
Ana şahitlik etmektedir..
Ustaca kullanılan ellerin
Ritmini tutturmuş bir müzisyen edasında
Bakır kazana sağılan sütün
Gelişine aşık bir gün başlar yine..

Tahta kapının üzerindeki demirin vuruluşuyla
Tahmin edilen müşteriler gelir
Keyifle yapılan işin ardından
Alırlar
Giderler taze içimliklerini..
Atını koşar arabasına
Yolun yol olmadığı
Çakıllı güzergahına dehler atını..
Güneşin zahmet vermediği vakitlerde
Dudağında eski Makedonyalı şarkıları
Mırıldanarak
Bostanına gelir
günlük yapılacak şeyler
yine başlar.
ta ki; kızgınlığını arttıran güneşe
veda edilecek dönüşe gelinceye kadar..

Yakışıklı Makedonyalının
Geçmişi ne çok anılarla dolu
Piyade olarak yaptığı askerliğinde
Hulusi Kentmen ile birlikte
Birinin bitip diğerinin başladığı
Olayların gemisinde
hikayelerinin sonu gelmezdi.
O gemi Goeben’dir..Yavuz gemisi
Birinci Dünya Savaşından çıkmış 2 gemiden biri.

Gecenin gelişiyle,
Kandillerin yakıldığı avluda
Kahkahaların arşa kadar ulaştığı
Hoşsedalar yaşanır..
Bizim tadamadığımız
ama onun tatmaktan öte yaşadıkları
kelime kelime dökülürken ağızından,
gözlerinde eskilerin ışığı canlanır..
Aşk gibi çoğalırdı seslenişi..
Böyle biriydi o yakışıklı

Ve diyorum seni seviyorum dedem..