ESİR OLDUM GÖZLERİNE
Güneş, kainatın minik yüreği,
Işıktan parmaklarını gezdirir üzerinde.
Sen mi güneş, ben mi kainat?
Yoksa tam tersi mi, karıştı mı her şey içiçe?
Sen gidince Julia;
Kâinatın kalbi durdu.
Sonrasında yaşama arzum,
İlkbaharı bir çiçek gibi
Fırlatıverdi yağmurlu kaldırımlara.
Sana bir sır vereyim mi Julia;
Gizlice içtim sevgini ruhundan.
Dolunayın düşlerinde parlamaktayım,
Zaman denizinde...
Dokunursan ellerinle,
Bak denizleri nasıl sardı
Narin bir ürperme.
Sen gidince Julia...
Bu koskocaman bina,
Mezar oldu yarınlarıma.
Tabutum oldu bedenim,
Sensizlik kefeniyle sardılar.
Ama ben ölmemiştim Julia;
Üç mezara gömülsem bile..
Seni bekliyorum inatla.
Ah bir gülümse ruhuma,
Bak nasıl diriliyorum
Hayran kalır aşkımıza
Sevgili Yüce İsa
Ve sonrasında güneşin,
aşk kokan ışıkları.
Beraber aşk sarhoşu olduğum,
Minik bülbülün şarkıları.
Beni acımasızca bırakıp gidince,
Yarasından kan damlayan ,
Yarasını sarmayan rüzgarın çırpınışları.
Pencereme koro halinde
Vurdular "uyan Julia geliyor"diye.
Yürümüştük seninle minik bir ormanda,
Sadece sen vardın güneş misali.
Ormanın titreyen kalbiydin,
Yoksa ağaçlar yıldız mı olmuştu?
Görünmez ki gözlerime.
Ben mi sevgili Julia?
Dalgaların heyecanı ile yüz sürüyorum, Işıktan izlerine.
Önce senin bakışların çiçeklenirdi,
Kelebek olur konardım yüreğine.
Ruhunu kaybetmiş soğuk zamanlarda,
İçten gülüşlerimiz bizi ısıteverirdi.
Aşk denizinde ki minik hayalim,
Dudaklarımla dokunmak isterdim
Ruhunda ki eşsiz sahile.
Karanlık, kapkaranlık bir zaman;
Şarkılarımız öksüz kaldı
Soğuk, manasız dudaklarda.
Tutuştur beni aşkınla,
Şarkılarımıza bağrını aç!
Sıcacık bir yuvası olsun,
İnsanlar çok soğuk
Donar minik yarınları.
Soldu ruhum Julia,
Bulutlara emzirt renklerimi.
Birbirimize kavuşma hasretiyle,
Tükenirken zaman lambasında,
Yaşamım tükeniyor Julia
Kavuşmak için melekler kanadını,
Rehin bıraktı bilinmez kadere,
Kalbim kırıldı, meleğimin kanadı...
Gözyaşlarına boğulan şiirlerimdir.
Sen geleceksin diye,
Koşarak gitmiştim.
Bir kucak dolusu pembe gül almıştım.
Güller konuştu benimle
"Söylesene bu telaş ne diye"
-Julia için
-Ah! Sen misin vefa dolu
O yürek.
Ağladım Julia bülbülün sesi,
Güllerin kokusu olmuştun
Güller utanca boğuldu evvela,
Daha sonra pembeleşti gül kokan zaman.
Bekledik seni, dakikanın asırlaştığı,
Ve yıllara denk gelen saniyeler.
Gelmedin, hasretinle soldu,
Güller son nefeste
"- ah sen diren bizim yerimize,
Onu beklerken ölmek ne güzel".
Sımsıcak gözyaşlarım
Teselli etmiyor Julia
Kopardım tek tek yaprakları
Yürüdüğümüz ormana gelip
Avuçladım gül yapraklarını.
Kokladım, öptüm, ağladım.
Usulca bıraktım ormanın bağrına.
Hatıralar mekanı orman
Bir mezar taşı gibi, soluk ve yazısız.
Günlerden birgün,
Pencerimin kenarında.
Ağzında gül yaprağı,
Bekliyordu beni bülbül.
Gözyaşları şiir olmuştu satırlarıma
Minik bir çiğ damlası senin gönül yaprağına.
Saatlerce bakıştık iki aşık.
-şakımıyacağım , şarkılarım ölümü engellemiyor.
En güzel şarkı ölüm olsa gerek
Ve söylenmeli bu şarkı. " dedi.
Avucumda verdi son nefesi.
Julia senin için yaşıyorum,
Sen yaşayasın diye.
Kader eline almış güneşimizin ışıklarını,
Kamçı olarak vurmakta yüreğime,
Senin için dişimi sıktım.
Martıların sesinde,
Denizlere karıştım.
Bir yağmur damlasdır mezar taşım;
Bulutların içinde gülümser bana,
Minik bülbül.
Aşağıda da yukarıda da,
Senin için hayatını sunanlar.
Bir bebek uykusunda huzuru arar ,
Julia'm sevgilim.
Kayıt Tarihi : 18.11.2025 04:33:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!