Zindan sana tabuttur,mahpushane mezar
Demirkapıdan çıkıp dostla görüşmek yok
Ne bayram günlerinde özgürsün,ne pazar
Topluma girip halk içine karışmak yok…
Gezen gezsin,gülen gülsün,sen derdine bak!..
Bir düdükle yat ve sürün,bir düdükle kalk!..
Çile çeksin baş,caddeye çıkmasın ayak!..
Dostlarla buluşup birlikte duruşmak yok…
Ne telefon girer tabutluğa,ne mektup…
Ne gündüz güneş gözükür,ne gece mehtap..
Feryat etsen duymazlar,sanki zulüm sevap…
Cefâdan sıyrılıp sefâda yarışmak yok…
Art arda kapılar,ardında demir sürgü…
Çıkışta asker,elde tüfek,belde süngü…
Boy boy duvar,üstünde dikenli tel örgü..
Engelleri yırtıp el ele vuruşmak yok…
Reddedilir sunulan kan yüklü dilekçe!..
Ayakta zincir,elde kurşundan kelepçe!..
Feryatlar dinmeden iner yırtıcı pençe!..
Zulümden kurtulup sevince erişmek yok…
Dertli Mustafa sorar;bu nasıl bir hayat?!..
Her gün çile,her gün ızdırap,her gün feryat!...
Çekilen işkence;ölümden daha berbat!..
Dertleri unutup hayatla barışmak yok…
(13’lü hece ölçüsü) M.ER ALANYA
Kayıt Tarihi : 22.1.2019 15:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)