Es ES Şiiri - Nil Alaz

'Gün güzel. Gökyüzü bulutsuz, hohlana hohlana, temiz bir bezle iyice silinip parlatılan mavi bir cam gibi. Zaten bütün manzarada hamarat bir kadın eliyle yıkanıp süpürülerek temizlenmiş yeni bir ev hali var... “

Bir bitki ne kadar yüksekte yetişiyorsa, soğuğa direnci o kadar artar
Oyy oyyyy insan İNSAN … Gözü bin yanıktır.. Gözü…
Çıplak ve açık yamaçlarda rüzgâr tutar
Benim - kalbim güneşli - cesur dağ bitkileri
Kar altında yaşama savaşı verir ÇİÇEKLER
Dağ sarıyoncası
Dağ mübarekotu
Dağ kılıçotu
Kaya gülü
Cüce hebe
Dağ cücesi
Arapsaçı gibiyiz
Dostum

Eskiden beri
Bi gönlümüzde yatan
Bi Aslan ÖZGÜR
Özgürlüğe vurgun
Kızıl gökyüzü
Adı Bergüzar
Bergüzar kan kusarken
Nehirler incecikten don tutar
Acemi çocuklar üstünden kayar

-Dağların kökleri şehirlere kadar uzanır, orada da acı başkadır,
acı acı üstüne dikerler gökdelen, çelikten görünür beden..
Ey gidi ruhum deprem yeri… Kerpiçten evler bir anda yıkılır -

Sahi
İn miyiz cin miyiz?

'İnsan da 9 ayda meydana gelmiş
ve İnsan gırtlağıda 9 boğumdur.
İnsan vücudunda 9 delik vardır.
Ney da 9 delikten meydana gelmiştir.'

Hey gidi ney NEY
Dilediğince sevdalı haykırır
İnsanlığım mavi göksel
Yağmur ve gözyaşıyla
Sulanır
Şemsiyeli çiçekler

Eyyy kandaş
Yâd ellerde es es
Büyük küçük tepecikler
Yerin dibindeki zenginlikler
Gün ışığını bekler
Bu DÜNYA BİZİM

-Ölüm de gerçeğimiz-

Şimdi kırlangıçdönümü
“UMUTSUZLUK YOK, YOLA DEVAM”
Yaşamak çok güzelll.
Alnımda birikir boncuk boncuk terler
Ocakta pişer aşım ya sabır bi kaşık ballı
Limonlu ıhlamurlu çayım da hazır

“(…) beşeri alçaklılar karşısında feryatları kanlar değil,
şuurlar koparır…”