Bir gün, her şey olması gerektiği gibi başlar belki. Güneş doğar, çay demlenir, okul çantaları hazırlanır, ufak bir aceleyle ayakkabılar giyilir, saçlar taranır. Belki sen, Fahriye, yine bir şeyler unutmasınlar diye arkalarından seslenirsin. O gün de sıradan bir gün gibi gelir size. Ama ben... eksik olurum o sabahın içinde. Söylenmemiş bir cümle, dokunulmamış bir omuz, bırakılmamış bir el gibi…
Bu satırları sana ve çocuklarımıza, Serin’e ve Rüzgâr’a, bir ihtimal eksik kalırım diye yazıyorum. Çünkü kelimeler kalır bazen, ses kalmaz.
Fahriye,
Seninle geçirdiğim her an, bir evin içinde nefes almak gibiydi. Kendi kendime kalmaktan yorulduğum zamanlarda bile senin varlığınla sığındım hayata. Gücüm yetmediği yerde sen taşıdın yükü. Fark ettim. Sessizce yaptıklarını, eksilmeden yanında durduklarını hep fark ettim. Belki söyleyemedim, ama bildim. Ve seni, en çok o bildiklerimden dolayı sevdim.
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta