“Sabret...”
dedi bilge adam,
Olur, olacak olan...
Beklenen ne zaman ulaşamamış ki menzile?
Vuslata ne zaman ermemiş ki gönüller
Yine bu hazan mevsiminde boşaltıyordu gök hüzünlerini
Dalından kopan ve düşen her bir sarı yaprak gibi,
Ayrılığın, acıların, terk edilmişliğin bir sembolüydü sanki...
Hani yaşıyorduk ya bekleme tadında aşkı, sevgiyi, sevdayı.
Umarsızca analarından kopartılan bir çocuk gibi
Acılar biriktirdim ayaza çalmış gecelerden
Ellerim titredi yüreğim ve kalbim seherlerden
Ahhh seherlerden gözledim seni ve ötelerden
Namlusuna dayandım da dünyanın
Soran olmadı arayan olmadı duyan olmadı
Açıl ey kayıkçı bu sonsuz maviliğe
Açıl ki kendine bir dost bulasın
Bu ıssız karanlığa sonsuz sessizliğe
Dalıp da kendine huzur bulasın
İvriz 1985
Hüzün..!
Gözlerimin rengi olmuş
Düşler kaplamış gönül ufkumu
Umut..!
Beklemenin ve sabrın adı sende
Sen..!
Bir dağın ardında saklı yediveren çiçekleri gibi uzak ve sessiz
Kahinler ve büyücülerin aradığı o son iksir çiçeği kıvamında uzak bana
Ben..!
Gözleri umudun ve hasretin nemiyle ıslanmış gözlerken kaf dağını
Yaralarına merhem olabilsem
Acılarına derman
Hastalığına ilaç olabilsem
Sıkıntılarına ferman
Açılsam okyanuslara, yelken açsam
Ölümsüzlüğe ulaşmanın,
yoluydu ölüm...
Bir daha ölmememek üzere,
ölmek gerekiyor du...
Hakikata ermek,
Rüzgarın peşi sıra sürüklenen sessizlik,
Kuşların kanat çırpışlarına takılan umutlar…
Mahşeri bekler yürekler, hesaplaşmak için.
Gelmeyen…! Beklenen…! Gözlenen ufuklar…
“Olur ya” diye başlardı, umutları tazelemek için.
Hayat anlamını buldu
Su su olmayı gök gök olmayı öğrendi yeniden
Toprak içinde taşıdığı hazinelerini sundu senin aşkına
Çöl sıcağında kavrulan bir Bedevi'nin vahayı bulma sevinci yaşadı insanlık
"La" inkılabıyla başlayan başkaldırı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!