Yıllarca hayal ettim; cumartesi geceleri
dinlemeyi denizin dalgasıyla kadın sesini.
Koklamayı hayalettim; denizin balık ve tuz kokusunu
Kadının deniz kokusunu koklamayı hayalettim.
Yıllarca cumartesi geceleri ben hayalettim;
Sabahlar olmasın, kadın olsun istedim
En eski zamanlardan bu güne değin süren evrimin en güzel örneğisin
Varlığınla, canlı varlığımın sebebini öğrendim sende
Rengarenk açıyorsun gecemde, gündüzümde, düşlerimin sonsuz toprağında
İnanmıyorum ki sana ben, zihnime düşen izdişümünde gerçekliğini bilirim senin ben
Masumluğunun ıspatı, hayatımı yaşayabilmemin tek dayanağı olman
01:45 14.02.13
Gökyüzüne emeklerdim, dedemin masallarında
Yıldızları koklardım, dedemin masallarında
Güneşi emerdim, dedemin masallarında
Gittikçe genişleyen sevgiyi görürdüm, dedemin masallarında
Düşüncelerindeki gökyüzüne emeklerdim, sen konuşurken karşımda
Gözlerinde koklardım yıldızları, seni seyrederken karşında
İlkbaharın son günlerinde,
Seslendi bana gece:
Nedir düşündüren seni her gece?
Umudunu kilitledin de ne oldu;
Dün gece?
Bir yudum nefes alamıyorsun bak
Kadıköy sahilinin kamu bankında seyrediyorum;
Sağ tarafımdaki Haldun Taner tiyatro sahnesinden Opera sesi eşliğinde..
Ufukta Galata kulesi,
Hemen önümde deniz feneri yol gösteriyor;
Üstüne atlarcasına uzanan Haydar Paşa garından çıkan,
sayısızca hayalleri valizinde getiren yabanlara..
Hava yine anlamlı esiyor..
Ihlamur yaprakları yine anlamlı hışırdıyor;
Zarif, narin ve cezp edici …
Yanı başında nice badire atlatmış dev çınara, yine kur yapıyor.
Limonla servi, her zaman ki gibi yine kıskanıyor; bu yalansız aşkı..
Ağustos böceği şefliğinde, karanlığın sakaları,
Gri bir sonbahar gününe uyandım İstanbul’da..
Ters başladı gün; her zaman akşam olan ders, karanlık bir sabah’da oldu..
Toplum uzmanı hoca’nın toplum düşmanı gri dersiyle, kafam griyle doldu..
Onlarca genç insanla dolu derslikte; karanlık çökmüş dersliği, kenti aydınlatan da yoktu..
İki gündür cebimde beş yüz elli kuruşla, avareyim İstanbul sokaklarında..
Bir bayan otuz beş yaşlarında, sürekli gelip gidiyor Kadıköy iskelede..
Bir şeyler anlatıyor yaşantılarından kalan iz bırakan, sanki biri dinlercesine akışkan..
Her zaman ki gibi, bankta oturmuş; seyrediyordum denizi, martıları ve esamisi yitik insanları..
Önümden geçti, tek tek insanlardan fazla sigaranız var mı dilenmeleriyle, savrulmuş bu bayan
Avrupa yakasının tam üstünde çadır olmuş turuncu gökyüzü, martılar benek benek üstüne.. Sokak konseri veriyorlardı; kimliksiz Kızılderili insanlar olağanüstü kimlikli müzikleriyle..
Ara ara önlerindeki kesenin etrafında, dönerek yaptıkları kötülüğü kovan ruhani danslarıyla;
Yabancısı olduğum şehrin sokaklarında, kendimin de yabancısıyım..!
Tanımadığım canlı cansız varlıkların yüzlerinde kendimi kaybediyorum..!
Şahidi olmadığım yaşanmışlığın yaşayıcıları arasında yaşam dışı kalıyorum..!
Hiç duymadığım seslerin içinde sesimi tanıyamıyorum..!
Bana ait olmayan odanın içinde,
Bana ait olmayan yatakta, uyurken gördüğüm rüyaların bile yabancısıyım..!
Yeni insanlar, yeni sokaklar, yeni yaşam alanı dedin
al işte İstanbul..
Hiç karşılaşmadığın ikili ve çoklu ilişkiler,
renksiz içi boş kalabalık sokaklar..
Kendi dışına iten, kendi içine akıtan ikametsiz yaşam alanı
bir şehir ki İstanbul..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!