Kimse bilmez benim bu derdimi
Bilmez içimde yanan kor alevi
Benim derdim beni kül eyledi
Bu nasıl bir aşk ki deli eyledi
Derdimi bilene kul eyledi
Kalbinde gül bahçesi varmış
Kokusu bin diyara bedel
Açarmış her dalda bir gül
Kıskanırmış gören her bülbül
Dudaklarından bal akarmış
Vakit tamam şimdi sırasıdır
Bu bir şairin düğünü kınasıdır
Aşk dilenip meşk dinleme zamanıdır
Zordur kaleme bağlanıp yazmak
Kağıda bakıp dert yanmak
Kimine kızıp kimine hayran kalmak
Siyah duvarlar ve dikenli teller
Bizi anlamaz bizden olmayan eller
Yükselir sigara dumanıyla içten dış dertler
Kime baksan aynı sanki kopya suretler
Dar koridorlarda sesiz bir çığlık
Bu son istasyon inelim gönlüm
Bize yeter bu kasvetli yol
Daha neyimiz kaldı görmediğimiz
Her yolda bir daha arttı kederimiz
Soranlara , hep iyiyiz dedik
Hiç iyi olmayı beceremedik
Vicdan İmparatorluğunda yıkıldı tüm binalar
Çelikten kullerinde para sayarken tiranllar
Demirinden çaldığın garibanın bacası
Bir daha tütmemek üzere yıkıldı yuvası
Sesizlikte bir çığlık bir nefes bir soluk
yeniden sardım kağıda kaleme
sanırım sensizliğin sınırı tam da burası
şimdi yazmanın ve seni unutmaya çalışmanın tam sırası
insan bunun için yazar zaten birikmişliğin dışarı taşması
sanırım sende taştın benden ve kaçtın benden
fazlası zararmış sevmenin bile öğrendim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!