Sen çocukluğum, ilk duygum, heyecanım,
Yazdığım ilk mısraların ilhamı,
Hayatımda yaptığım ilk devrimin sebebi,
Gülüşlerime ilk gamze,
Ağlayan gözlerime kalpten ilk yaş,
Kalbimin karlı dağlarındaki tek kardelen,
Ey diyarı nuru sükûn!
Neden sütunların mihrabın dilhun?
Bilmez misin, âlemi mahlukat sana meftun?
Dur ağlama Kudüs!
Mescid-i Aksa, alnıma yazılmış ilk rükûum.
Kemikle et olsan, kim ister seni?
Rabbin ten ile örtmedi mi bedenini?
Gözlerin olmasa, kim ister seni?
Rahman, nuruyla vermedi mi?
Kök salmış binlerce yıllık bir çınar var ardımızda,
Dünyaya nizam, adalet, hoşgörü var dallarında,
Suyunu iman dolu şehadet şerbetinden alan kökler var altımızda,
Her bahar yeşeren yapraklarız kollarında.
Çağlar geçti, nesil olduk tarihin bağrında,
Mila Nora bekliyorum seni, en derin hislerimle,
Oluk oluk umutla, konuşuyorum içimdeki senle,
Düşümde bazen bir deste papatya ya da bir gülle,
Nora, bekliyorum seni, dizleri üstüne çökmüş hasretinle.
Mila Nora, kulağıma taktığım, bana bıraktığın sözler,
Dilime doladığım en sevdiğin şarkılar, şiirler...
Mila Nora, kırmadan gidemez mi bu sevilenler?
Hemen soluyor, sevgiyle suyunu verdiğim çiçekler.
Mila Nora, farz et ki umudumu kaybettim,
Ellerini, gözlerini unuttum,
Tüm yapamam dediklerimi yaptım,
Ufukta sessizce kaybolup gittim,
Mila Nora, hasreti dizginledim,
Mila Nora, gecenin sessiz saatleri burada,
Yürüyorum sokak lambalarının altında.
Nora, arıyorum seni,
Havasını solduğun şehrin sokaklarında,
Ya bir durakta ya da geçtiğin kaldırımlarda.
Mila Nora, sensizlik bir savaş içimde,
Ölürcesine çırpınıp duruyorum.
Kahrolası laftan anlamaz kalbime,
Meydan muharebesinde kılıç sallıyorum.
Mila Nora, sensizlik şakaklarımda bir kurşun,
Mila Nora, aklım teslim oldu kalbime,
Hayat akarken düşüncelerim hep sen döngüsünde,
Sanki dünya sen, bir ben kalmışım içinde.
Nora, gidişlerin bir cehennem sokağı,
Gelişlerin bir düğün halayı,
Hepsinde de bekleyen benim sabır sehpasında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!