şerefli adam
ne kömür karası yüzün
seni utandırsın
ne de çamur içinde
kalan emektar çizmelerin
utanmalı yüzsüzlüğü meslek
silinir yüreğimden varlığın izleri
taşar bedenimden ecel tortusu
intifadaya kalkar aklımın bir ucundan
sonsuzluğa bir ben korkusu
sorularım var sorularım
sürüp giden yalnızlığa
cevaplar isterim, sabırsızım
bu keskin ayrım noktasına
gırtlağıma kadar batmışım
Artık yaşadığımı sanmıyorum
Ağır adımlarla ölüyorum
Hava değişti hissediyorum
Oksijen ya da Azot değil
İtiyatla ölüm soluyorum
önce gözlerini gördüm
yakamoz vurdu kıyılarıma
sonra ismin sayıklandı
bedenim utandı
aklım tükendiğiyle kald
kanlı bir direniş gibi
kan revan içindeydi
zihnimin sokakları
her ayak sesin
yaşamak oldu
kabuk bağladı
Dursun zaman, bitmesin gece
İzleyeyim seni gönlümce
Soluksuz kalalım, duyulmasın sesimiz
Uyumayalım, şafağa varmadan izimiz
Doldur şarabı, raks edelim delice
ey kainatın esrar perdesi
sevgili güz
seni gördüğümde
asırlık uykudan uyanırım
toprağının kokusunda
kendi suretimi ararım
gidiyorsun
gidiyor yaşam
bir kabus çöküyor üzerime
nefes alamıyorum
ölüm değil bu
çoktandır ölmüşlüğüm
Bıraktım ben bakmadan ardıma(da)
Koca bir şehir misali yalnızlığımı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!