bu işin sonu yok belki
yok bir ufuk, baktığında dümeninden
sen yanlış bir rotadasın belli
bense rotasız bir tarih bilincinden
Bir şiir yazabilir miyim?
Hiç kimsenin görmediği kadar güzel,
Tıpkı senin gibi…
gülü seven;
dikenin acısına ağlar hep
aşk akar parmaklarından
kan misali
Acıya tutulur
Bir çocuk anımsıyorum. Doğuda. Hani birçoğunuzun sevmediği yerde...
Hani her çocuk gibi oradakilerinde, nerede doğacaklarını seçemedikleri bir yerde. Belki Diyarbakır, belki Kars, belki Hakkari. Herneyse...
Bir soru anımsıyorum. Doğuda. Hani birçoğumuz gibi, orada büyüyen çocuklarında sahip olmak istedikleri oyuncaklara sahip olamadıkları biryerde... Baba ‘’ mayın nasıl dünyaya gelir’’ diye soruyorlar. Tıpkı bizim ‘’baba ben nasıl dünyaya geldim’’ sorularımızdaki aynı masum ifade ile...
Oysa ki; hepimiz aynı halayın birer zılgıtlarıydık. Ölümüde vardı bu dünyanın, gördüm. Türk’te de,Kürtt’e de, Çerkez’de de, Gavur’da da gördüm... Hepsinde aynı acı.. Sadece lisanlar değişik. Sadece yazılışları değişik. Sadece sesleri değişik. Ama aynı acı... İnsanız biz! Gözlerimizin renkleri farkı sadece, oysa ki; gözyaşlarımızn rengi aynı...
Birimiz değildik hatalı
Hataydık ikimiz
Ben giderken hatalıydım
Sen dur demezken
Ben; bir kız kulesi.
Ben; içinde yılanın zehirlediği kızı taşıyan,
Bir kız kulesi...
Ben; bir denizin ortasında kule.
Ben; içinde bir kız taşıyan,
Birgün kaldırımları ıslak bir sokaktan yürürsen, davranma hemen şemsiyene.
Bakma sakın gökyüzüne gökkuşağı bulurum umuduyla.
Yağmurdan değil kaldırım taşlarının ıslaklığı,
ne de halı yıkayan teyzelerin hortumundan akmış suları.
Yağmur yağsa toprak kokar bu şehir.
Halı yıkanmış olsa sabun kokardı kaldırım taşları.
seni gördüğüm ilk akşam da
geceydi
şavkı vurdu yüzüme yüzüme
penceredeydim
bacaya doğru
tarih hatırlamıyorum
o zamanlar
sevmeyi öğrendiğimiz zamanlardı
aşka bulanmıştık
zor işti tabi
birini sevsek küsüyor
beklemeli
gelecek son treni
ve binmeli
gitmeli
uzak diyarlara
seninle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!