Ulu güneş doğacak tüm sarısıyla
Öyle ki hatta ışıltısının kölesi olacaksın
Umut baharı açacak mat beyazıyla
Bu gece naif, duvaklı geline tutulacaksın
Kelimenin bittiği bu yol ağzında
Yıllar yılı daha geçer
Lakin ıslak mühür kalır
Her sözü damgası olan
Güvenilmeye layıktır
Hor görme / şu mahluka / payidar / aşkı
Şu mahluka / esirgeme / kalpten / canı
Payidar / kalpten / yoksun etme / cananı
Aşkı / canı / cananı / daim kıl yârı
Şafak söküyor mahzun acemi birliğinde
Matem sirayet ediyor her karış havaya
Nöbet tutuyor asker kışlanın girişinde
Çevirmiş başını bakıyor karşı yakaya
Güneş yansıyor hudutun esrarlı yüzünde
Vazgeçin sevmekten
Saygı yabana atılacaksa atılsın
Kim umursar yaşlıyı
Ve yaşlanacak olanları
Kim, düşünür ve düşündürür?
İyiden iyiye silinmiş imgesel izleri
Ögeden boynu bükük birbiri ardınca,
Sıralanan cümledeki kapanmaz nokta,
Ağırca ceza belki hafifçe suçlama;
Herkesten, tümünden ırakta soyutlanmak...
Düşünceyi altüst eden ham renkli zehir,
Kim bilebilirdi şüphenin altında filizlenen dokunaklı korkunun kurnaz gizemini?
Kim bilebilirdi aslında gürültü sanılanın örtü olduğunu?
Kim bilebilirdi böyle ustaca oynanan bir illüzyonun mozaik yapılı düzenbazlıktan inşa edildiğini?
Kim bilebilirdi kat kat şişlenmişin merdivenli ibaresini?
Kim bilebilirdi kuyruklu yıldızın oyalamacaya dayandığını, kandırmacaya günümüz yüzyılında verilen saygınlığın artacağını?
Kim bilebilirdi zifiri karanlığın masa arkasına, tezgâhtara, ışık tuttuğunu?
Aydınlanıyor bulutlar umut şalvarında
Islak, sırılsıklam
Işıklar saçıyor saçaklarından
Saçaklı,
Karmakarışık kamaştırıcı ışıltılar
Tenelenmiş teneler
Deryaları binbir zorlukla aştım da geldim
Sahranın kızılsı kumunda yandım da geldim
Dicle ile Fırat'ın kolundan koptum da geldim
Dervişlerin kapısında yakardım da geldim
İki cihanı birbirine çaldım da geldim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!