Emir Timur Şiiri - Mesut Yüksel

Mesut Yüksel
157

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Emir Timur


Semerkant’ta bir taş yerinden oynadı önce;
gölgem bir kılıç gibi düştü ipeğin kalbine.
Ben yürüdüm,
ufuklar daraldı, haritalar çatladı avucumda.

Atlarımın nalları geceleri bir zikir gibi açarken,
babamın sesi fırtınaydı, annem dilsiz bir toprak.
Bir dizimde dünyanın aksaklığı,
bir yanımda kaderin kusursuz oku.

Eksik bir adımla kuşattım kâinatı;
çünkü tam yürüyenler, sadece yere bakardı.
İçimde, güneşin su içtiği çelikten bir sabah.
Sabır kanatlandı, irade bir zırh gibi kuşandı ruhumu.

Cenk, bir kılıç oyunu değildi benim için;
varlığın karanlığına çekilen kanlı bir soruydu.
Şehirler diz çöktü önümde, surlar eridi;
ama ben, en çok kendi içimdeki uçurumlara secde ettim.

Zafer, davulun gürültüsünde sönen bir kıvılcım;
asıl yangın, tahtın o buzdan yalnızlığıydı.
Bir imparatorluğun nabzı, tek bir göğüste dövülür;
öyle ağır, öyle kimsesiz.

Tarih ki kanla yazılır;
ama sadece yetimlerin gözyaşıyla okunur.
Bunu öğrendim;
ordular uyurken, yıldızlar yüzüme bir yabancı gibi bakarken.

Ve bir gün, zaman, o en büyük fatih,
beni de fethetti, kuşattı ve teslim aldı.
Adım kaldı geriye;
bir taşın çatlağında, bir ağıdın dumanında.

Ben geçtim bu dünyadan;
ardımda insanın dinmeyen, o korkunç ihtirası kaldı.

Timur derler bana;
adına cihan dediğiniz o dar meydanda,
ben, en çok kendimle çarpıştım.

Mesut Yüksel
Kayıt Tarihi : 30.12.2025 06:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!