Eylülden Ekime bir dolmuş
Yağmurlar arasından
Yapraklar arasından
En sevdiğin kışlıklarla
Sessizce süzülüyor
Yanan odunların kokusu
Geniz ya da deniz
biri fırt diye diğeri fırş diye
akıp giderken ikisi de
birinde boğuldum
ama hangisiydi
unuttum...
Sıfırları attık liramızdan
Daha hafif artık cüzdanlar
Kalpler çoktan damladı
Nehir oldu istasyonlar
Rüzgarlar esmeyi bıraktı
Dalgaları kayalıklara sorar olduk
Yazın sıcak bir öğle vakti
Dört tarafım camii duvarı
Kırmızı yeşil çinilerle kaplanmış
Önümde bir camii hocası
takkesi kafasında, altında ne saç var
ne de başka bir şey
Herhangi bir nota
Senin saçların ya da gözlerin
Herhangi bir anı
Sana uzanıyor sonu
Hala sana çıkıyor yollarım
Sözlükte her kelimeye önce sen
bir buruk sevinçtir yaşamak işi
günlerce didinip uğraşmaktır
yıllarını harcamaktır
bir an uğruna...
devam eden günlerin
doyumsuz iştahıdır yaşamak işi
Çağrıyı duyun
Gidenlerin mutlu kahkahaları
Papatyalı çayırların ışıltısında
Yol alanların kıkırtıları
Yol kenarında kavun satarken
Gözlerine bakılan tatilciler
NAMAĞLUP
Dönmek için bindim uçağa
Fakat inemedik günlerdir
Gökyüzü uzaklaşıyor durmadan
Geride bıraktığım şehir,
atmosfere yükseldi şikeli gülüşleriniz
ve yaktı onları bir şimşek
köpükler savurarak ağzından
kırmızı boşandı gökyüzü
evler kırmızıya boyandı
hırs ve aşka kardeş getirdi tanrı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!