Her doğan güneşle birlikte
Canlanır umutlar.
Merhaba denir,
Ne getireceği bilinmeyen bir güne.
Belki acı,
Yazlar geçer,
Kışlar geçer,
Çiçek de açar baharda.
Aylar geçer,
Yıllar geçer,
Mevsim, kalır sonbaharda.
Ölüm mü bu kadar soğuk?
Tabutun mu buzdandı?
Parfümünün yerini
Toprağın kokusu aldı.
Kış içinde bahardı sanki
İsteklerim çok benim
Makul ve masum.
Mesela Jelibon şekeri.
Sarı, kırmızı, yeşil olsun içinde.
Sana boya kalemleri alırım
Masamızın yarısı kadardı sanki
Piramide benzer, gri, gümüş tonunda.
Loşca bir ışık, hafifte bir kokusu.
Fabrika bacası gibi, heybetli
Ölüme bu kadar yakınlık neden?
İçinde sımsıcak bir sevgi varken.
Bu sonsuzluğa yürüyüş,
Bu korku, bu sükunet...
Bitecek gibi tüm güzellikler.
Geceleri güneşin doğuşunu beklerim
Şu karşı ki tepeden.
Kırmızı, turuncu karışımı
Bir gökyüzü...
Sonra altın sarısı olur.
Ruhumun kararmışlığını aydınlatır.
Savruldu duygular.
Kimsesizlik, çaresizlik içinde,
Kayboldu.
Görülemeyen çizgiler
Alnında silik silik.
Nedensiz...
Dalgalar çarpışırken sularda
Sevgiler, ihanetler gelir aklıma.
Unutmuşsa eğer sevenler
Anılardan medet umma.
Çağrışım yapan birkaç kelimeyse
Yeşermiş ağacın dallarıydı kırılan,
Güneşe bakan kollarını açmışken.
Ne rüzgar, ne bir afattı,
İçten içe soluduğu kanattı.
Gökyüzü de güzeldi oysa ki,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!