Emanet etmeliyiz…
Derin bir soluk çekti, nefesim içime,
Özlemle dolup taştı, yüreğim yurduma,
Doğduğum mahallem, ilk yere düştüğüm toprak yol,
Artık mazinin, sokaklarına gömülmüş…
Okulum güzel okulum…
Kapatılmış, çocukların sesi duyulmuyor,
Virane olmuş, sanki unutulmuş…
Bir köşeye hapsedilmiş, suskunluk var gözlerinde,
Küçükken ben ilk uçurtmamı,
Mahallemin parkında saldım rüzgâra,
San ki; ben uçmuştum gökyüzüne…
Uçurtmam kahramanımdı, beni uzaklara götüren,
Bir tornetim vardı, rulmandan tekerlekleri,
Süzülürdüm san ki; bir kuş gibi, yokuştan aşağılara…
Yakan top oynardık, saklambaç oynardık,
Daha çocuktuk biz, içimizde hayallerimizin ruhu vardı.
Korkusuz savaşçılardık, karaydı gözümüz…
Ölümüne giderdik, arkadaşımız için,
Neydi o günler be dostum…
Arnavut ciğeri satan Mehmet amca…
Ciğerci diye bağırdığında, tüm çocuklar doluşurduk,
Sağına soluna, parlardı gözlerimiz.
Yıllar geçti, şimdi yurt dışındayım, çok uzaklarda…
İçimde kanayan bir yara, memleket hasretim.
Uzun yılların hapsini yaşıyorum, hükümlü olarak,
Vatanımı çok özledim, mavi gökyüzünü seyretmeyi,
Toprağına dokunmayı ve kokusunu…
Gür akan derelerinde balık avlamayı,
Ayağımı o buz gibi suya sokmayı, özgürce üşümeyi,
Atalarımın bizlere emanet ettiği vatanımız…
Öyle bir hazine ki; servetlerin eridiği,
Savaşların yapıldığı, insanların kıskandığı,
Yüce bir derya, uçsuz bucaksız bereket,
Çok uzaklardan o mis kokulu tabiatın soluğu
Hep yüreğime buram buram gelir…
Yüzyıllardır bize yurt olan bu güzel emanete,
Sonsuza kadar, sahip çıkıp…
Atalarımızın kanlarıyla yıkanan, bereketli topraklarımızı,
Genç nesile çocukluğumuzdaki gibi emanet etmeliyiz.
Oktay ÇEKAL
23.01.2012-14.28
Kayıt Tarihi : 30.1.2012 22:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!