Eğricesine ulaşmaz çam ormanı
Bakir çayırlar yamacına sırt verir
Ökse otu elleriyle sarılıp, meşe gövdesinde yeşerir
Bağrı açık bekler ovasında kuzusu...
Kavruk sinesinde çağlayan hasreti
Çelimsiz çağırma bağırma
Gelmez gelemez yanılma
Kararsız kızıla kahküllenir
Yansın sabah küsmesin gece
Karşı gelen kirpikler sıralanır
Akşamlar tek gözlü
Kolay gelsin akşamlar!
Dilruba olmaz mı?
Varın türküsü hiç olur mu, olmaz!
Sorumluluk sistemlerin dilsiz çilesi
Kuş gözünden olurdu bir odalı, sofası bakla evimiz
Nasırlı ellerinden ustamın, coşkuyla şekillenir
Sarı samanla toprağı karıyor, berdi’yle kamıştı eskisi
İsiyle pişerken, ateşi közlü kutsaldır ekmeğimiz!
Sahibinden habersiz, yalnız kızgın mezarlarımın
Derin bir nefes alır burnun direği sızlar
Önüne konan çanakta beyaz aştı
Yıkıldı dünyası, yumulan tüm hücreleri
Dün leğende yıkadığın kız çocuğu!
Vefasız olurmuş meğerse cahil yurdu
Bitiveriyor acı dolu yılların yorgunluğu
Nankör insanların içinde kayboldum
Unutamam asla iftiralarla yok edenleri
Küçücükmüş ruhun, erdemin körmüş
Hakikat er ya da geç ortaya çıkacak
Hakkın adaleti mutlak yerine ulaşacak
An geldiğinde haline kimse acımayacak
Herkes gibi ben de zevkle seyredeceğim
Korkudan kaçacaksın, ya da hangi farenin deliğinde?
Senin hüsnü zannın boşu boşuna,
Milli töresi kültürü, bitmeyen bir nesil unutmaz
Biz boşa mı sevdik, eski ruhlu dokuları?
Eski zaman kokulu çiçeği, ağaç işlemeli çeyiz sandığında hala duruyor
Bohça bohça yeşil sabun arasında saklı,
Bir avuç sevgiye elbette layıktı insanoğlu
Tılsımıyla özel korunan sandıkta hazinesi
Almayı unutma, kendinde var sonra vermeyi
Bilmelisin çalıyor, merhametli de unutturma
Sevgi vardı dopdoluydu, olmalıydı her çağda
Doğan tüm günde müjdesiyle tüm gecede!
Ben seni nasıl tarif edeyim?
Ey sevgili!
Hüzün verdin gam verdin
Ben se dört duvar arasında
Dünyadan habersiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!