sevgiye aç bir kadının haletiruhiyesinin kusursuz tablosu..
soğuk savaş dönemi simgesi dudaklarının karanfil oluşu,
berlin duvarının dik yokuşu..
'' La Vie En Rose '' da barut kokusu!
sen gitmelerinle bavul ticareti yaparken
aşktan korku duymak mı? kulaklarım işittiği soruya inanamadı!
onunla aramızdaki tek bir kızıl elmaydı
çekirdeği de aşkın ateşine bağışlandı.
bir telaş ki sorma!
onu nasıl sevdiğimi görünce Havva
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır ibaresi ile
canımı öpme.
Kokunla vur dediysem de
sen ateş etme.
Köy o hergelelikten ziyade silahı çekmecene!
Zaten batmışsın yerin yedi kat dibine,
Şaha kalkıyorum bu gece en serin saniyelerde.
Doğrulup uzanıyorum bencilliğimin en sert meyvesine..
Okuyup üflüyorum, ikram edeceğim sana,
ikliminin en şerefsiz saatinde!
Geçiş izni vermem dokunmana kadınlarımın en şehvetlisine..
Ateşle oynayarak intikam davetime icabet ediyorsun görsene!
tatsız tuzsuz bir günde
ipini koparanın yol edindiği bir caddede
ruh hali sağlıklı olmayan bir herifle
ahlaksızca yaşam biçimleri geliştiresim geldi:
''ayaküstü sevime
salonun kırmızı ışıkları
şarabın kızıl yangını ılıktı
dans başlamış, yüzler kararmıştı
pariste serin bir yaz akşamı
Berbat bir geçe!
Yine istanbulun birinde
sigaramla birlikte değıyorum hice..
Dibe vurduk birlikte
gemici fenerinin olduğu sahilde.
Benim gibi kadın nasıl vurulur ki o pice? !
kuşların izleri vardı gülüşlerde,
cennet balı öpüşlerde.
bir de sen gelmedin yine.
ben içerken kaldırımın birinde,
günahlarım değdi tenime!
Şiir kuşuyorum bu gece.
Sevgilim hepsi sayande.
Fakat heveslenme,
akli dengemle oynadığnı öğrenmeyecek kimse.
Ateş edeceğim ikamet ettğin her cümleye.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!