EL VE DAĞ
Ne unuttum seni
Ne de avutabildim kendimi
Kaçamadım bir tek kendimden
Nereye gitsem faili meşhur bir aşkın
Kurbanı oldum...
Rüzgârlarda savruldum
Dolduramadı hiç bir saki
Sensizliğin boşluğunu
Nehirler gibi çağlayarak
Koşmak istedim
Yüreğinin kıyısına
Mayınlar döşenmişti
Umudumun koynuna
Oysaki yüreğine iltica etmiş
Mülteci bir aşkla gelmiştim
Duvarları tel örgülerle çevrili
B/elâ gözlerine
El ve dağ oldun bana
Yokluğunda çölde bir damla suya
Gökyüzünde
Güneşe hasret
Nefessiz ve anlamsız kaldım
Her kapı çalındığında
Sen diye kapıya koştum
Ne zaman teselli oldu
Ne de başka bir ses,
Vazgeçemedim
Unutmadım unutturmadı hiçbir nefes
Söküp atamadım içimden seni
Ay ışığımdın
Parlayan yıldızım
Sonbaharda hüznüm
Kardelen çiçeğimdin
Şimdi
El ve dağ oldun bana
Ne zaman adın geçse
Ki adın kazılmış kalbime
Boğazım düğümlenir
Uyutmaz hayalin her gece
Hangi avcı vurdu kanatlarından
Nerelere savurdu gururun yine seni
Sancıyan yüreğim
Kanayan yaram
Ömrümü çalan hırsızım
Ferman buyurup
İpi önce bana sonra kendine doladın
Öfkeyle kalkıp sonunu hesaplayamadın
Sırtından defalarca vurulup
Yine yeniden hayatla hesaplaşan
Çarpışan,
Vuruşan,
Kara saçlım
Yüreğim
Hangi bilinmezlere savurdu
Bizi asi dalgalar
Oysa
Kan kusarken bile
Kızılcık şerbetleri içmiştim
Sevdiğim,
Yârim yoldaşımdın
Şimdi başka bir yurt edinmiş
Göçüp uzak ellere gitmişsin
Hoş çakal hasretimin türküsü
Öksüz kalan şiirlerimin
Adı bende saklı
B/elâ sevdam
Hoş çakal solan gülüm
Bir sevdanın faili meşhur katili
El
Ve
Dağ
Oldun artık bana
El ve dağ…
İrfan Erden
Kayıt Tarihi : 11.12.2020 23:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!