boğazımda güzden kalan kronik gıcık
kaşındıkça ses tellerim bir hırıltıyı
andırır
boğulur nefesim
biraz ekşi nar ekşi limon ve nane
açabilir boğazımı
ama hasretin ve özlemin taştan kayadan
sert kapısını ne açabilir
-biliyorum
biliyorum geçen yıllar çaresizliği örttü üzerimize
bir şeyin üstünün örtülmesi onu yok etmez
belki gözden uzaklaştırır
ama kalpten uzaklaştıramaz
işte aşk böyle bir şey
uykuya yatar
gözden uzaklaşır
dilden düşer
fakat kalpten düşmez
acı bir kırgınlık siner gönle
beklenti ve umut söner
kalpte siren sesleri çığlık çığlığa
en yakın hastaneye
bitkisel bir ömrün çıkmazları
ayak izleri basılı kalır
kalpte
artık ne ölü ne dirisin geçmiş olsun
yıllar akar gider acımasızca
sol yanına saplı bir hançer
ne gamı geçer ne hasreti
yıkık bir duvar gibi yükselir kelimeler dilinde
ne duvarcı malası ne sıva kar eder
sonuçta yıkık yarım bir duvar
ne işçisi var ne ustası ne de sahibi
herkes tarafından terkedilmiş
kendi haline
kışlar gelir karlar yağar üstüne
yazlar gelir teri sıcağı biner üzerine
güzler gelir baykuşlar tüner
tepesine
yine de yıllanmış bir şarap tadında bekler
bir köşede
arada bir aklına düşer
gider bir kaç damla çekersin içine
içinde katmer katmer üzüm bağları katmerlenir
salkım salkım üzüm hevenkleri
tatlı mı tatlı şerbetli mi şerbetli
can gelir kalbine ruhuna
sonra döngü devam eder
ruhun kanatlanıp öz yurduna
varana kadar
arkandan sabah ve akşamlar
en hüzünlü şarkıyı fısıldarlar
bir sonraki yolcu gelene kadardır kıymetin
toza toprağa karışan hücre parçacıkların
yok oluş dansını yaparlar son kez
geride ne aşk kalır ne aşık
.........
çırpınır durur kalbim kuş kanatları gibi off!!...
.........
1807202515:20
Ayşe UçarKayıt Tarihi : 6.9.2025 20:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!