Bir dost tuttu elimden, gidilesi yol dedi
Aşk pazarı bu meydan, yanıp pişip ol dedi
Dedim ben bilmem püryan, yanıklar er kişidir
Sür pazara gitsin beni, meydan erler işidir
Dokunup gam teline, aşıkâne söylesem
Dil olsa da divane yâne, yâne söylesem
Bağrı yanık aşıklara, sırrı beyan eylesem
Hem gönülde inlesem, hem meydane söylesem
Halvet nedir sûal ettim aşkıma
Ol kal dedi yalnız bir tek başına
Bekledim de yirmi yıl tek başıma
Öl kal dedi taş dikeyim başına...
Dil söyleme her nükteyi, kendin şair sanırsın
Gam içer kendinden geçer, yazmaktan usanırsın
Taklit ile düşüp yola vay! er oldum demeyesin
Bir er çıkar da yoluna, yazdığından utanırsın.
Görmedim o sinesi firâk ile
Şerhâ, şerhâ yanıp duran yârine
Çırpınıp kavuşmanın hep derdiyle
Maşûkundan ayrı düşsün görmedim.
Pervanesi dönen Hakka neylesin canı
Candan gönülden yananı görür cananı
Yaşadığın hayatın gayet ince bir ilmek
Nerden gelip nereye gideceğini bilmek
İnsanoğlu bir cevher, bilir ise kul eğer
Özündeki gerçektir, bulunursa bu değer
Bilir olup bulursan, cevher ile olursan
Sahibini anlatır, hep onunla solursan
Say-u gayretim yetmez kalb-i lisan söz etmeye
Gönül nice sözler derer ol lisandan söz etmeye
Bu Dünya bir kuyudur kapkaranlık daracık
Kuyunun dışına çık aydınlıkta yol açık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!