Gençlik zamanda eridi,
Ömür dicle nehri gibi
Yağan dağa karı eritti
Hayat misafirdi gitti
Dolu çeşmeler şimdi damla vermez
Bir nefese sığan selavat şimdi bitmez
Yol uzun demiştik meğer kısaymış
Gölgelik arayan, ağaç bulamaz şimdi
Yorulduk yükün ağırlığı gam dağı
Güller göçmüş bu alemden bülbül mezarlı
Gözler de düşmüş görmez ahvalı
Mazi can mı verdi ses gelmiyor
Heyhat duman vardı gözlerde
Oda kayboldu sinelerde
Büyüklerin yeri şu can kafesimde
Zikri kaldı şu hal dilimde
Nasıl içtim bir solukta şu ömrü
Rüzgâr esti figanım ahıma küstü
Kalem deftere elemli küstü
Bir ömür hayata nefessiz küstü
Madem cihanda ayrılık vardı
Neden ayrılığa vuslat bağlanmadı
Sohbeti ruha sürüp hicrana uçtun
Geriye kalan aşkı nasıl taşır
Sorular hep benden ey nazlı yâr
Dişlerimle dilimi ısırdım sesiz hâl
Bulutsuz gecelere damla seferliyim
Yağdırdın hicranlı çöllere dertliyim
Bari acı halime biraz su ver ruhuma
O da aksın gözümden yaş diye
Feryadı yasak ettin imtihan diye
Bari cemalini gözlere sır eyleme
Eylersin ruhumu cihanda garip
Seher yeli fırtınaya mı talip
Yıldızlar güneşin doğuşuna can verip
Elinden perdesiz kimelere nasip
Yanardağdım, küllerim dertlerimdi
Üfüledin savruldu yüreğim eridi
Hicran vurdu buz deryasına döndüm
Yaza kışı bağlama efendim
Kayıt Tarihi : 6.8.2023 01:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!