Mİ’RAÇ VE NAMAZ
Bi’setin onuncu yılı geride kalmış, Mekkeli müşriklerin eza ve cefaları yüzünden bazı müminler Habeşistan’a hicret etmek zorunda kalmıştı. Peygamber efendimizin koruyucu amcası Ebu Talip ve her derdine ortak olan sevgili eşleri Hz. Hatice validemiz üç gün ara ile vefat etmiş bunu fırsat bilen müşrikler peygamber efendimize yaptıkları ezaları kat kat artırarak zülüm ve hakaretler yapıyor ve dinin yayılmasını önlüyorlardı.
Peygamber efendimiz Mekke’ye yakın olan Taif e giderek orda yaşayanlara İslam dinini anlatmak ve oradakilerin kabul etmesiyle biraz rahatlamak istiyordu ama maalesef Taif’ te de umduğunu bulamadı. Taif de ‘’Allah Peygamber göndermek için senden başka kimse bulamadı mı? ’’ diye dalga geçtiler.
O Fahri kâinat efendimizi ve yanındaki Zeyd’i taşlayarak şehirlerinden dışarıya attılar. Peygamberimiz ve yanındaki Hz zeyd Kan revan içinde kaldı. Peygamberimiz Mekke’ye dönmek zorunda kaldı ve Mekke’ye döndü.
İşte Mi’raç mucizesi Peygamber efendimizin en mahzun en ümitsiz halinde vuku buldu. Bir nevi Peygamber efendimize teselli idi. Cebrail a.s bu gecede Peygamber efendimiz Burak’a bindirerek Mescidi Haramdan alıp Mescidi aksaya oradan da semaya yükselterek miraç mucizesi gerçekleşti. Cenabı hakkı bizzat müşahede ederek evine döndü.
Bu gecede peygamberimiz bütün peygamberlerle görüştü. Kabı Kavseyn denen makamda Cenabı Hakkın sohbeti ve cemaliyle müşerref oldu. Bu gecede birçok ilahi tecellilere ve iltifatlara mazhar oldu. İman hakikatlerini göz ile gördü Melekleri cenneti ahreti hatta zatı Zülcelali müşahede etti. Dünya üzerinde yaratılanlara hiçbir zaman nasip olmayan anlar yaşadı.
Bu gecede her gün beş vakit namaz kılınması emredildi. Müminin miracı Namaz oldu. Peygamber efendimiz nasıl miraca yükseldi ise müminlerde namaz kılmak sayesinde miraca yükselirler. Secde anı Allah’a en yakın an dır.
Namazı kılıp ibadet ederken secde ederken Allah’ı görüyor gibi ibadet etmeliyiz. Zira biz Allah’ı görmesek bile Allah bizim her anımızı görüyor. Teşehhüd de okuduğumuz Tahiyat ise peygamber efendimizin Allah’ın huzurunda iken okuduğu duadır.
Günümüzde de namaz ile aramızda bazı engeller olabilir. Bu engeller nefsimizin anlık yaşama arzusundan gelmektedir. Öncelikle nefsimiz bu hususlarda dinlemeyerek doğru olanı yapmalıyız. İslamiyet’in ilk yıllarında Namaz ile müminler arısında daha çok engel vardı. Kâbe’nin etrafında gerekirse namazlarını canı pahasına kılıyorlardı.
Hem islam’ı kabul ettikten sonra namazlarımı daha sonraki günlerde kılarım, Şimdilik kelime-i şahadet getirmek yeter inancı yoktu. İslam dinini kabul edip iman dairesine girdikten sonra O ana kadar inan ayetler hemen ezberleniyor ve orda yazan her şey hayat düsturu haline getiriliyordu.
Hatta İslam dininin selameti uğruna yıllardır yaşadıkları toprakları tereddütsüz terk ederek hiç bilmedikleri Medine ye hicret etmişlerdi. Bizim bu günlerde sadece namaz kılmak gibi bir sorumluğumuz var. Kimse bize yerimizi yurdumuzu terk etmeye zorlamıyor. Ne günlerden ne günlere geldik.
Biz miracımızı en güzel şeklide yaşamaya çalışmalıyız. Miracımız la aramızdaki maddi manevi bütün engelleri elimizin tersiyle iterek rotamızı Peygamber efendimizin yoluna çevirmeliyiz.
Kayıt Tarihi : 2.1.2013 18:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!