Duygu'nun Güncesi Şiiri - Sebati Manav

Sebati Manav
367

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Duygu'nun Güncesi

Bir düdük sesiydi, hayat benim için,

Penceremin pervazından pür dikkat seyrettiğim.
Rahatsız edici taş yastığa rağmen,
Her akşam aynı şeyleri yaşamayı çok severdim.
Vakit yaklaştıkça heyecanım artar,
Penceremden bir saniye bile ayrılmazdım.
İstasyon binası kadar eski, direk lambaları,
Raylar sarsıldıkça direklerde sarsılır,
Cılızda olsa etrafı aydınlatan dalgalı ışıklar yayardı.
Nihayet uzaklardan tiz bir düdüğün sesi duyulur,
Sonra gücü gittikçe artan bir ışık görünür, göz alırdı.
Trenin sesi, düdüğünün sesine karışır,
O tiz ses her canlıyı uyandırır, bebekleri ağlatırdı.
İstasyonun yakınlarındaki her eve canlılık gelir,
Birer ikişer uykulu gözler, pencerelerden bakardı.

Uzayıp giden tren raylarıydı, hayat benim için,

Yaşadığım yer, kendi halinde sakin bir kasabaydı.
Her şeyin konuşulduğu tek yer kasaba meydanıydı.
Kasabanın doğmasına da sebep olan tren istasyonu
Kolay kolay yabancıların kasabaya düşmezdi, yolu.
Zaman zaman devlet görevlileri ziyarete gelirlerdi.
Birde yaz ayları kısada olsa getirirdi, gurbetçileri,
O dönemlerde kasabalı esnafın artardı, ticaretleri.
Kasabanın sabah ve gecesinde tek şey değişmezdi.
Sabahları dokuz on beş, geceleri bir on beş treniydi.
Bakmayın siz saat verdiğime genelde rötarlı gelirdi.
Kasabalının konuşacağı dedikodusu da çıkmış olurdu.

İstasyona gelen trenlerdi, hayat benim için,

Penceremden seyreder, çok da merak ederdim.
Tüm heybeti ve sesiyle istasyona gelen trenleri
Bir gün bende biner miyim diye, hayaller kurardım?
Arkasından el sallar, sonra o trene bende binerdim.
Gözlerim kapalı dağları, ovaları, aşar uykuya dalardım.
Sabah gözlerimi yine odamda, yatağımda açardım.
Günler, trenler gibi birbirini kovalarken kasabada,
Bu sabah görmediğim farklı bir telaş vardı, babamda.
Anlam veremediğim bu telaşını sordum, babama
Ankara’ya genel müdürlüğe gideceğini söyledi.
Babamın bu ilk gidişi değildi ama ilk defa böyleydi.
Babam istasyonda çalışan memurlardan biriydi.
Zaman zaman eğitim amaçlı Ankara’ya çağrılırdı.
Dönüşünü beklerken evi ayrı bir heyecan sarardı.

Bir tren yolculuğu yapmaktı, hayat benim için,

Olayın iç yüzünü yanımıza gelen annem açıkladı.
Çantanı hazırla kızım, ailecek gidiyoruz, demişti.
Annemin ısrarı ailecek gitmemize karar verdirmişti.
Duyduklarıma inanamadım, uykuda mıyım ben?
Yo uyanıktım, kabaran duygularım taştı içimden
Daha fazla tutamadım kendimi anneme sarıldım,
Sonra babama sarıldım, hem de sımsıkı sarıldım.
İki gün sonra ben, trenle Ankara’ya gidecektim.
Hayalimde bindiğim trene gerçekten binecektim.
İçim içime sığmıyor, zaman geçmek bilmiyordu.
İçimde yaşadığım mutluluğu kimseler bilmiyordu.

Gelecek trenle gidebilmekti, hayat benim için,

Küçük penceresinden dünyayı sığdırdığım odam,
Gecelerime sırdaş, yalnızlığıma olurdu derman.
Odam lojmandaki küçük evimizin en renkli odasıydı.
Gri lojmanımız istasyon kadar eski ama bakımlıydı.
Heyecanım artıyor, valizimle odamda tur atıyordum.
Nihayet babam seslendi, “Duygu hadi gidiyoruz kızım”
Oysa bilmiyordu babam, ben sabahtan beri hazırdım.
Küçük valizimi de alıp birlikte lojmandan çıktık,
İstasyona girmeden önce ailece dönüp evimize baktık.
Büyük olmayan bekleme salonunun soluk duvarları,
Nede çok yazılıp çizilmişti, kırık dökük eski bankları.
Babamla, kapıya yakın yıpranmış bir banka oturduk,
Başıyla selamladığı arkadaşına trenin zamanını sorduk.
Saatine göz ucuyla bakıp “On dakikası var” demişti.
Geceleri uykum zor gelirdi, ama bu gece firar etmişti.

Trenle dağları, ovaları aşmaktı, hayat benim için,

Her gece penceremden seyrettiğim o manzaraya
Bizzat bende dahil olacaktım, giderken Ankara’ya
Hissediyordum, ayaklarımı titreten tren raylarını
Sarsıntıdan ışığı dalgalanan eski direk lambalarını
Her şey durmuştu gözümde, dondum kilitlendim.
Babamın biraz sinirli sesiyle irkilip kendime geldim.
Annemin de yardımıyla nihayet trene binmiştik,
Kompartımanın bize ait olmasına çok sevinmiştik.
Trende her yeri, her şeyi merakla inceliyordum.
Babamı bıktırana kadar arasız sorular soruyordum.

Etrafı trenden seyretmekti, hayat benim için,

Trenin tekerlerinden çıkan ses ninni gibi gelmişti.
Babamla annem dayanamayıp uykuya yenilmişti.
Ben, gece ay ışığı eşliğinde etrafı seyrediyordum.
Hayatımda ilk kez güneşin doğuşunu izliyordum.
Geçtiğimiz sarp dağlar, köprüler, tüneller, ovalar,
Dağlar, köprüler, tüneller, ovalardan geçiyordum.
Tarifi imkânsız mutluluk dolu duygular yaşıyordum.
Hayalimde yaptığım yolculuktan çok daha güzeldi.
Harika yolculuğum, Ankara tren garında sona erdi.
İlk defa büyük bir şehri yakından görüyordum.
Her şey öyle büyüktü ki seyrinde kayboluyordum.
Çok yüksek binalar, yollar, hiç durmayan arabalar,
Ve bu trafiğe uyum sağlamıştı, koşturan insanlar.
Taksiden etrafı seyrederken büyülenmiş gibiydim.
Kalacağımız misafirhane çok güzeldi, çok sevdim.

Özlediğim kasabama dönmekti, hayat benim için,

Sayılı günler çabuk geçmiş, gitme vaktimiz gelmişti.
Trenimiz ayrılırken düdük sesiyle hoşça kalın demişti.
Gündüzü ayrı güzel, geçesi ayrı güzel yolculuk trende,
Veda ederken başkente, çok anı birikmişti heybemde.
Bu yıl hayatımda ne çok şey değişti, ilkleri yaşıyorum.
Dahada yaşanacak, tatilden sonra liseye başlıyorum.
Bozkırın ortasından akıp giden Kızılırmak ve dostları
Onu yalnız bırakmaz sadık arkadaşları tren ve rayları
Özlediğim kasabama evimize getirdi, bizi trenimiz,
Sevgili günlük senle bende, ayrılmaz iki dost gibiyiz.

Sebati Manav 05 Eylül 2025

Sebati Manav
Kayıt Tarihi : 30.9.2025 20:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!