Duygu Hırsızı Şiiri - Sevgi Umut

Sevgi Umut
10

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Duygu Hırsızı

Geçenlerde bahsettiğim şairin memleketine gitmeden önce yediği haltlardan birisini daha öğrendim de, az kalsın küçük dilimi yutacaktım arkadaşlar.
İnanın bu kadar alçalabileceğini, ya da aklını kaçırdığını asla düşünmezdim.

Yaşadığım yerde  benden iki yaş küçük bir hemşehrim var. Çok gençken daha çocukları bile olmadan  trafik kazasında aniden eşini kaybettiğini öğrenince hafızasını kaybetmiş. İki senesini hiç hatırlamıyor. Sonraları bir arkadaşının önerisiyle benim yaşadığım yere gelmiş.

Kocasından çok az maaş bağlandığı, evi de olmadığı için geçinemiş de, senelerdir bakıma muhtaç olan hastalara bakıyor. En son  bakmakta olduğu hasta da, 81 yaşında Almanya’dan malulen emekli olmuş, şeker, tansiyon hastalığının yanı sıra idrarını bile tutamayan,  "çocuk gelinim ben, oyun oynadığım yerden getirip de yaşlı bir adama verdiler" deyip deyip  iç çekerek durmadan ağlayan,  stresten ellerini yırtarak kanatan bir kadın.
Hemşehrim  beni aradı,  inan ki beni de hasta edecek ama becburum, arada bir gelin de biraz moral verin deyince sıkça gitmeye başlamıştık.
Şair, ağlayıp duran hasta kadını güldürebilmek için şaklabanlık yaparken kadın şaire aşık olmuş.

Şair, böbrek yetmezliğinden dolayı Akdeniz Üniversitesinde yatmakta olan yeğeninin  yanındayken, hasta kadın arayıp 'paraya ihtiyacın varsa göndereyim" diye çok ısrar etmiş.

O esnada  hasta kadının evine çocukları tadilat yaptırıyorlardı da kadın hemşehrimin evinde kalıyordu.

Şair,  "hasta kadın beni aradı , ısrarla para teklif etti, istemedim ama çok memnun oldum, gidip de bir teşekkür edelim " deyince  birlikte gittik.
Kahvaltıyı orada yaptık.
Daha sonra hemşehrim "günlerdir çok yoruldum, biraz dinleneceğim" diyerek odasına uyumaya çekildi.

Ev dubleks ve genişçe taraçası var. Hemşehrim aşağıda yatıyor,  baktığı kadın çatı katında içeride,  şairle biz de taraçadayız. Şair Antalya'dayken de gidip  bir gece onlarda kalmış, etrafta da birçok kırmızı dut ağaçları olduğunu keşfetmiştim.

Ben dutu çok severim.
Şaire, " yakınlarda birçok kırmızı dut ağacı var, hem dolaşmış oluruz, hem de biraz dut yeriz" diye teklif ettim.  "Ben yorgunum, biraz salıncakta uzanacağım" dedi.
Ben de tek başıma  gittim.
Ben dışardayken hemşehrim uyanmış ve yukarı çıkıyormuş ki, şair yatan hasta kadının ayak ucunda, elleri kadının bacaklarında,  bağrı da açık haldeymiş.

Hemşehrim çok fena kızmış ama bir şey söylememiş.

Ben de dolaşmaktan döneli çok olmamıştı ki;

Hemşehrim, "hadi dışarı çıkalım biraz dolaşalım" dedi. Baktığı hasta kadın evde kaldı, üçümüz birlikte dolaşmaya çıktık.

Ben yine çiçeklere,  ağaçlara falan bakıyorum. Onlar da ikisi önümden önümden gidiyor ve habire konuşuyorlar.

Hemşehrim şaire;  "Senden bunu hiç beklemezdim, çok kızgınım,  kimseye söylemek istemiyorum, ama bir daha olduğum yere gelmeyin " diye çıkışmış.

Tabiki benim hiçbir şeyden haberim yok.
Sonra bir kez daha gittik biz kadının evine.
Hemşehrim hiç pas vermiyor ama baktığı kadının yüzünde sanki güller açıyor.

Şaire  demez mi;  aç o pamuk bağrını da bir göreyim güzel gözlüm " diye.
Şair hiç tepki vermedi, "çay yok mu diye seslendiği halde hemşehrim çay koymadı.
Bana da sessizce , bsktığı hasta kadını göstererek "aşık aşık" dedi.

O esnada da kadının  oğlu gelince, "biz kalkalım artık " dedim ben de.

Bir daha da gitmedik.
Biz gitmeyince hasta kadın hemşehrime düşman olmuş,  "senin yüzünden gelmiyorlar,sen benim mutluluğuma engel oluyorsun, seni istemiyorum,  O benimle evlenecek ve bana bakacak, söz verdi bana" diyerek başının etini yemiş.
Gelene gidene anlatmış bunu.
İki oğlu ve kızı küplere binmişler.
Bir türlü zaptedemeyince annelerini  Almanyaya göndermişler. Oğlunun birisiyle kızı Almanyada yaşıyorlar zaten.
Kadının iki tane evi var, ama rahatsızlığından  dolayı tüm yetki kızındaymış. Maaşını bile kendisi alamıyormuş. Tüm ihtiyaçlarını ve bakım parasını çocukları karşılıyorlarmış.
Şair sayfasını dondurup da  memleketinden dönmeyince ;
Hemşehrim,  "ruh hastası deyip geçiyoruz, ama baktığım hastanın söyledikleri doğru galiba, sanırım arkasından Almanya 'ya gidecek, o yüzden gelmedi " diyerek olup biten herşeyi anlattı da öyle haberim oldu bu olaydan.

Kadının Almanyadaki kızı anasıyla başedemeyjnce orada, Almanyadan anasının telefon hattını da alıp atlamış gelmiş Turkiyeye.

Geçenlerde hemşehrimle birlikte bana geldi, şairin böyle bir şey yapıp yapamayacağı hakkında bana dünyanın sorularını sordu.

Ben de, "şair asla böyle bir şey yapacak birisi değil,  sizin anneniz zaten ruh hastası olduğu için öyle hayal ediyor olabilir,  şizofrenler öyle oluyor, hemen bir psikiyatrise gösterin" diye ikna edip gönderdim. Yoksa "erkek kardeşim çok sinirli, elinden kaza çıkacak, annem O'ndan kaç yaş büyük, birçok hastalığı var, olsa olsa parasına tamah etmiştir, ama annemin herşeyinin kullanma izni bende, öyle birşey yapacak olursa zırnık koklatmam" dedi giderken.

Şimdi düşünüyorum da;  birisi olmazsa diğeri diyerek birkaç tane kadını aynı anda idare etmeye çalışmış demek ki borçlarını kapatabilmek için.

O kadar adi, alçak, onursuz, şerefsiz...birisiymiş anlayacağınız.

Hasta kadının kızı, şairin Azerbaycanlı kadını garantilediğini öğrendi de annesini şairden ancak vazgeçirebildi.
Üç gün önce de, nihayet Almanya ’dan Türkiye 'ye döndü.

Hemşehrim de yine kendisini bakmaya devam ediyor.

Yaşadığımız sürece daha nasıl insanlar tanıyacağız bakalım çivisi çıkmış şu dünyada.

İşte bu tür insanlar yüzünden;  tüm iyi niyetlerimiz, güven, merhamet gibi duygularımız da yok olup gidiyor...

Sevgi Umut
Kayıt Tarihi : 24.9.2022 11:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şiirlerini kadın avcılığında kullanan şairler

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sevgi Umut