Düşünceyi Susturmak Kul Hakkıdır

Haydar Güner
156

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Düşünceyi Susturmak Kul Hakkıdır

İnsanları sindirmenin en kolay yolu, onların diline zincir vurmaktır. Fikrini dile getiren herkesi “siyaset yapıyor” diye yaftalayan bir düzen kurdular. Söz söyleyenin üzerine öyle bir korku salındı ki, insanlar artık düşünmekten bile ürker oldu.

Bir dönem “Komünizm tehlikesi” diye sahte korkular ürettiler. Dindar halka, “Komünizm gelirse mal ortak olacak, kadınlarımız da mal; onları da mı ortak edeceğiz?” diye fısıldadılar. Oysa komünizm, üretim araçlarının ortaklığı, ekmeğin paylaşılması, suyun kardeşçe akması, emeğin sömürülmemesi demekti. Ama bilmeden korktular, bilmedikleri kelimeden ürktüler.

Ve işin en çarpıcı yanı şuydu: Kendi inançlarının özünü bile unuttular. Kitap “Mülk Allah’ındır” demiyor muydu? “Kullanımı tüm canlılarındır” diye hükmetmiyor muydu? Ama onlar, kendi kitabının sözünü düşman belleyecek kadar kandırıldılar. İnançlarına rağmen, paylaşmayı değil, sömürüyü kutsadılar.

Bugün aynı oyun, başka maskelerle sürüyor. Televizyonda, radyoda, sosyal medyada, işyerinde, sokakta, evde… İnsan, fikrini söylediği anda “git başka yerde siyaset yap” diye susturuluyor. Artık başında bekleyen “gocuklu celep” yok. Halkın kendisi, sistemin “gocuklu celebi”ne dönüşmüş. Korku öyle içlerine işlemiş ki, düşünceye düşman kesilmişler.

Oysa evdeki yaşamın, dinlediğin müziğin, işyerindeki baskının, geçim sıkıntısının, pahalılığın, enflasyonun, emeğin çifte sömürüsünün adı siyasettir. Siyaset dediğin, hayatın ta kendisidir.

Bugün geldiğimiz noktada, bilgisi olmayanın fikri olur diye kızdığımız günleri mumla arıyoruz. Artık bilgisizliğin adı düşmanlık oldu. Fikir beyan edeni dinlemek yerine cephe alıyorlar; sanki karşısında düşman ordusu varmış gibi. İşte faşizmin en sinsi oyunu burada başlıyor: Seni de kendine benzetiyor, seni de bir baskı aracına dönüştürüyor. Düşünceye düşmanlaştırıyor seni, düşünen insana öfke kusan bir gölgeye çeviriyor.

Unutmayın: Kul hakkı en büyük günahtır. Bir insanın rızkını çalmak, emeğini sömürmek, sesini susturmak, onun düşüncesini boğmak da kul hakkıdır. Kul hakkını çiğneyip kendini masum sananlar, kendi inançlarının en ağır günahını işlediklerini bilmezler mi?

Nazım Hikmet yıllar önce uyarmıştı:

“Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim
akar suyun
meyve çağında ağacın
serpilip gelişen hayatın düşmanı
Bursa’da havlucu ReceP’e
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasan’a düşman
fakir köylü Hatçe kadına
Irgat Süleyman’a düşman
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim onlar vatana düşman..
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına
çürüyen diş, dökülen et
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler
ve elbette ki sevgilim elbet
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet!”

Bugün hâlâ aynı tabloyla karşı karşıyayız. Ümidin, hayatın, emeğin düşmanları her yerde. Ve onların düşmanlığına en güçlü yanıt, susmak değil; konuşmak, üretmek, direnmek, fikri yeniden insana ait kılmaktır. Çünkü düşünceyi susturmak vatana ihanet etmektir. Düşünceyi özgürleştirmekse, bu memlekete en büyük sadakattir.

Şimdi utanç sırası onlarda. Fikrini yasaklayarak, sözü susturarak, insanı insana düşman ederek ülkeye iyilik yaptığını sananlarda. Utanmalılar! Çünkü bu topraklarda elbet bir gün, işçinin tulumu en şanlı elbise olacak ve hürriyet elini kolunu sallaya sallaya dolaşacak.

Haydar Güner
Kayıt Tarihi : 11.9.2025 08:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!